Pazartesi gününden devam.
Başlıkta belirtilene geçmeden önce Pazartesi günkü yazımda belirttiğim 1000 yıllık din kardeşliğinden gelen birlikteliği kendilerinin istikballerinin aleyhine gören emperyalistlerin telkinleriyle kapılanı dinden çıkartıp dünya ve ahiretlerini yok eden ırkçılık kanserini bulaştırdıkları Jön Türkler eliyle Osmanlı devletini yok ettiklerinde öncelikle Anadolu’da yaşayan Müslümanları, ardından ise aynı şekilde bu topraklarda Müslümanlarla birlikte asırlarca yaşayan gayri Müslimleri önce Rum, ardından ise Ermenileri ”Böl parçala yut” yöntemiyle olabildiğince bölerek daha küçük parçalara küçülmekte gördüler.
Bunun için ise Osmanlı devletini ortadan kaldıran Sevr’le 1. derecede Anadolu Türk’ü ve Kürt’ünün, ardından ise diğer Müslümanların köküne kibrit suyu dökmek için bunları bir birinden bu antlaşmanın çeşitli maddeleriyle ve bu çerçevede ise Kürtlerin bin yıllık din kardeşleri Türklerden 62, 63, 64. Maddeleriyle önce Fırat’ın doğusunda özerklik ardından ise önce bu maddelere göre Milletler Cemiyeti(Günümüz BM’nin o zamanki hali) gözetiminde yapacakları referandumla bir devlet kurmak istediler.
Fakat Kürtler hem kendilerinin ,hem de Müslüman Türk kardeşleri ile diğer Müslümanlar ve asırlardır aynı mahallede komşu olukları bir birinin dinin ve kültürünü bilen gayri Müslimlerin istikballer ininde ayrılmakta değil , aksine 1000 yıllık dinde ve tende kardeşleri olanlarla birlikte olduğu gerçeğiyle bu maddelerin uygulanması için ilgili yerlere müracaat etmeyerek kirli emelleri yerle yeksan ettiler.!!!
Kürtler gerçekten de Malazgirt’ten başlayarak günümüze kadarki Selçuklu, Osmanlı ve BMM ’sinin idaresinde yapılan İstiklal, Kurtuluş yani Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyetinin Kore ’den ,Kıbrıs barış harekatı da dahil 10 asırlık din kardeşliği ile kederde, kıvançta ve tasada birlikte oldukları Türk kardeşlerinden ayrılıp kendi devletlerini kurmak isteselerdi emperyalistler tarafından altın tabak içinde sunulan ve her türlü güvence ile de bezenen bu somut ve yazılı hakkı ”Biz Müslüman Türk kardeşlerimizden ayrılmayız” diyerek ellerinin tersiyle ret ederler miydi?!!!
URFA,ANTEP VE MARAŞ TÜRK VE KÜRD’ÜN DİN KARDEŞLİĞİYLE KURTARILDI!
Din kardeşliğinden gelen kutlu dayanışmayı mahalline indirecek olursak bu konuda yazıya dökülmüş ve dökülmeyen onlarca hatta yüzlerce misal verilebilir.
Ekim 1919 günü Urfa’yı işgal eden ve başta Haçlı savaşlarındaki Urfa Haçlı Kontluğu ve benzeri şeylerle işgallerini meşrulaştırmak isteyen Fransızlara Hacı Mustafa Hacıkamiloğlu başkanlığında oluşturulan Kuva-i Milliye ordusu tarafından 7 Şubat 1920'de verilen ve şehrin 24 saat içinde terk edilmesi ültimatomu verilmesi.
Verilen ültimatomun gereğinin yapılmaması üzerine Fransızlara karşı 8-9 Şubat günü başlayan ve 10 Nisan günü Urfa’nın işgalden kurtarılması da din kardeşliğinin et kemiğe bürünmüş sayısı hatırlanamayacak başarısından birisidir.
29 Ekim 1919 Kilis,5 Kasım1919’daişgal edilen Gaziantep’in kurtarılmasında Türk ve Kürt’ler ile bölgedeki diğer Müslümanlardan oluşan 6317 şehit verilerek 11 ay da şehrin kurtarılması.
21 Ocak-12 Şubat 1920 arasında süren Maraş’ın Fransızlardan kurtarılması esnasında Türk, Kürt ve Çerkezlerin din kardeşliğiyle 3000 şehit verilerek vatanlarını kurtarmaları.
ALAYHAN’LI MOLLA ÖMER,YANYURTLU HÜSEYİN PEHLİVAN,AMCASININ OĞLU ŞAMMAS VE GELESİNLİ GENÇALİ AKSARAYIN MİLLİ MÜCADELEDE KAYDA GEÇMEYEN KAHRAMANLARIDIR!!!
Rabbimizin izni ile bu konuda başlattığım çalışmanın tamamlanmasından sonra O yüce iradenin Külli iradesiyle “Ol” demesiyle konuyu olabildiğince göz önüne sereceğim Külek Boğazı savunması ile Aksaray merkez ilçesi Alayhan köyünden Molla Ömer(Ömer Şahin) önderliğinde Külek boğazı ve Ulukışla savunmasına katılan Gelesin(Babakonağı)’ından günümüzde halk arasında kendi ismiyle anılan günümüz Bayındır’ köyünden “Eşkıya Gençali” lakaplı Gençali Erdoğan ve benim köyüm Yanyurt’tan dedem Hüseyin Pehlivan ile aşağıda;
“ https://aksarayhaberci.com/kose-yazilari/kagniyla-cepheye-gonderilen-kahraman-3757.html
Bu konudaki binlerce kardeşlik örneğinden sadece biridir.
“TÜRK’LE KÜRT İŞ BİRLİĞİ EDEREK YAŞAMAZLAR İSE İKİSİ İÇİN SON YOKTUR!”
Yazının başlığına bu orta başlıkta sözler ilham verdi.
Çünkü Kürtlerin iler gelenleri Sevr’de altın tabak içinde kendilerine sunulan” Böl Parçala ve Yut” taktiğini gördüler.
Milli Mücadele boyunca Kürtler Anadolu’daki diğer Müslüman unsurlarla birlikte Türk kardeşleriyle omuz omuza canla-başla birlikte canlarını dişlerine takarak kendilerine emperyalistlerin kurdukları tuzağa, bu verilen hakkın gereğinin yapılması için gitmediler.
Lozan görüşmeleri aşamasında bu birlikteliğe öncülük eden Kürt milletvekillerinden Bitlisli Yusuf Ziya Bey ,Büyük Millet Meclisinde yaptığı konuşmada şunları söylüyordu: Türk’le Kürt işbirliği ederek yaşamazlarsa, ikisi için son yoktur.!!!
Bundan dolayı herhangi birisi diğerine ihanet ederse, ikisi için de akıbeti (sonu, gelecek) yoktur.” Diyor.
Burada, iki önemli vurgu yapılıyordu: 1)İran Kürdistanı dışında kalan Kürt toprakları bir bütün olarak kalmalı.
Yani son Osmanlı Meclis-i Mebusanında ve Ankara’daki ilk BMM ’sinde benimsenen Misak-ı Milli sınırlarına sahip çıkılmalıydı.
2)Türk’le Kürt işbirliği içinde birbirlerine saygılı olarak yaşamalı ve birbirlerine ihanet etmemeliydi, zira ihanet ederlerse ikisi için de son yoktu…” sözleri de bu ayın 9’u,11’ri ve Pazartesi günkü yazımda dile getirdiğim gerçeklerin bir başka somut kanıtıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kıyamete kadar payidar olmasının çaresinin daima birliğini koruyarak gelişip güçlenmesinde olduğu gerçeğiyle hangi taraftan olursa olsun 1000 yıllık bu kardeşliği ırkçılık veya başka sebeplerle bozmak isteyenlere verilecek en caydırıcı cezalarla engellenmesi dileğiyle.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
(*) Bugünkü yazının3. ara başlığı altında yer verdiğim bilgileri; https://www.kovaradilop.net/2023/12/01/lozan-antlasmasi-ve-kurtler/ dan aldım. Emeği geçenler teşekkür ederim. Ali Genç