Dünyanın gözü önünde yaşanan insanlık dramı, Gazze'deki masum insanların hayatlarını karartmaya devam ediyor.
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçtiğimiz günlerde bir araya gelerek Gazze ile ilgili yeni bir plan üzerinde çalıştılar.
Bu plan, yüzeyde bir barış ve ateşkes çabası gibi sunulsa da, esasen İsrail'in çıkarlarını koruyan ve Gazze halkının temel haklarını hiçe sayan bir kurgudan ibaret.
İsrail, uzun yıllardır uyguladığı şiddet, abluka ve katliam politikalarıyla adeta Gazze'yi bir açık hava hapishanesine çevirmiş durumda.
Bu politikaların baş aktörü ise hiç şüphesiz Netanyahu'dur; o, Gazze'deki masumların canını hiçe sayan, onları açlık ve yıkım içinde bırakan bir lider olarak tarihe geçmiştir.
Netanyahu, Trump ile yaptığı görüşme sonrasında Beyaz Saray'dan ayrılır ayrılmaz planı kendi lehine çarpıtmaktan geri durmadı.
İsrail'in Gazze'den kademeli çekilme sözü, Hamas'ın silahsızlandırılması ve kurulacak hükümette Hamas'ın yer almaması gibi maddeler, yalnızca İsrail'in lehine kurgulanmış bir düzendir.
Bu planın özü, Gazze halkının hürriyetine ve güvenliğine değil, İsrail'in güvenliğini ve çıkarlarını sağlamaktır.
Bu gerçekler ışığında, Gazze'de yaşananlar yalnızca bir savaş veya çatışma meselesi değildir.
Bu, bilinçli olarak sürdürülen bir insanlık suçu ve bir devlet politikasıdır.
İsrail, kendi politikalarını korumak için binlerce masum insanın ölümünü, çocukların öksüz kalmasını ve kadınların evlerini kaybetmesini göze alıyor.
Netanyahu'nun Gazze kasabı olarak anılmasının nedeni de budur; o, Gazze'deki sivil halkın acısını hiçe sayarak sadece kendi siyasi ve askeri hedeflerini gerçekleştirmeye odaklanmıştır.
Gazze, İsrail'in katliam makinesi haline gelmiş bir bölge. Sokakları bombalarla parçalanıyor, hastaneler, okullar ve evler hedef alınıyor.
İnsanlar, temel hayati ihtiyaçlarından mahrum bırakılıyor; açlık, susuzluk ve sağlık hizmetlerinin yokluğu, ölüm ve yıkım kadar ölümcül bir tehdit oluşturuyor.
İsrail'in saldırıları, yalnızca askeri hedefleri değil, sivilleri, çocukları ve yaşlıları da doğrudan hedef alıyor.
Bu durum, milletlerarası hukukun açık bir ihlali ve insanlık vicdanının ciddi bir sınavıdır.
ABD'nin bu süreçteki rolü ise ayrı bir tartışma konusu.
İsrail, Amerika'nın arkasında durduğu sürece saldırılarını sürdürebiliyor.
ABD, İsrail'in işlediği bu katliamlara doğrudan dolaylı destek veriyor; silah, diplomatik koruma ve siyasi destek sağlayarak İsrail'in Gazze'deki insanlık dışı uygulamalarını mümkün kılıyor.
Trump ve Netanyahu'nun görüşmesinin ardından ortaya çıkan plan, aslında bu işbirliğinin bir göstergesidir.
Eğer ABD, samimi bir şekilde İsrail'in Gazze'deki şiddet politikalarını durdurmak isteseydi, İsrail bir dakika bile katliamlarını sürdüremezdi.
Ancak gerçek şu ki, ABD'nin politikaları İsrail'in arkasında durmayı sürdürüyor.
Gazze'de yaşananlar yalnızca bölgesel bir kriz değil; aynı zamanda küresel bir insan hakları sorunudur. Çocukların ölmediği, kadınların evlerinden ayrılmak zorunda kalmadığı ve yaşlıların yaşama haklarının güvence altında olduğu bir dünya mümkün olmalı.
Fakat bu mümkün olabilmesi için milletlerarası toplumun, özellikle de ABD'nin sorumluluklarını yerine getirmesi şarttır. Netanyahu ve İsrail, insanlık vicdanına meydan okumaya devam ederken, dünya da sessiz kalmamalıdır.
İsrail'in politikaları, Gazze halkını yalnızca fiziksel olarak değil, psikolojik ve sosyal olarak da hedef alıyor. Abluka altında yaşayan milyonlarca insan, temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor; elektrik, su ve sağlık hizmetlerine erişim neredeyse imkânsız hâle gelmiş durumda. Eğitim imkanları yok ediliyor, çocuklar korku ve travma içinde büyüyor. İsrail'in bu uygulamaları, kasıtlı bir şekilde Gazze'yi çaresizlik içinde bırakmayı ve halkın direncini kırmayı hedefliyor. Netanyahu'nun Gazze kasabı olarak tanımlanmasının en somut nedeni budur.
Bu süreçte uluslararası (milletlerarası)ı medya ve kamuoyunun rolü de kritik. Gazze'de yaşanan gerçekler doğru ve net bir şekilde anlatılmalı, İsrail'in katliam politikaları ifşa edilmelidir.
Sadece siyasi ve diplomatik müzakereler değil, aynı zamanda vicdanlı bir kamuoyunun baskısı da Netanyahu ve İsrail'i durdurabilir. Ancak maalesef, birçok ülke ve medya kuruluşu bu insanlık dramını gerektiği gibi ele almıyor, politik çıkarlar ve güç dengeleri ön plana çıkıyor.
Gazze halkının özgürlüğüne(hürriyet ve istiklaline) kavuşması, sadece bölgesel bir barış meselesi değildir.
Bu, insanlık vicdanının bir sınavıdır. Çocukların ölmediği, kadınların evlerinden ayrılmak zorunda kalmadığı ve yaşlıların güven içinde yaşayabildiği bir dünya, sadece Gazze'de sağlanacak gerçek bir barışla mümkün olabilir.
Netanyahu ve İsrail, bu gerçeği görmezden gelerek kendi çıkarlarını ve güç politikalarını sürdürüyor. Ancak uluslararası toplum, özellikle ABD, bu politikaların son bulması için harekete geçmek zorundadır.
Gazze'de yaşanan trajedi, tarih boyunca unutulmayacak bir insanlık suçudur. Netanyahu'nun Gazze kasabı olarak adlandırılması, İsrail'in bu politikalarını haklı göstermek yerine açıkça eleştirmek için yeterlidir. İnsanlık, sessiz kalamaz; çocukların ölmesine, kadınların evlerinden koparılmasına ve açlıkla mücadele eden insanların çaresiz bırakılmasına göz yummamalıdır.
ABD'nin rolü, yalnızca diplomatik destek vermekle sınırlı kalmamalıdır.
Amerika, İsrail'in saldırılarını durdurmak için gerçek bir baskı uygulamalı, silah ve mali yardımları kesmeli ve Netanyahu'nun katliam politikalarının önüne geçmelidir. Aksi hâlde Gazze'de yaşananlar, sadece geçici bir kriz değil, kalıcı bir trajedi olarak dünya tarihine geçmeye devam edecektir.
Sonuç olarak, Gazze halkının özgürlüğü(hürriyeti) ve güvenliği, uluslararası/milletlerarası toplumun, özellikle de ABD'nin samimi çabalarına bağlıdır. Netanyahu ve İsrail, Gazze'deki insanlık dışı uygulamalarına devam ederken, dünya sessiz kalmamalıdır.
Çocukların ölmediği, kadınların evlerinden ayrılmak zorunda kalmadığı ve yaşlıların güven içinde yaşayabildiği bir gelecek, ancak bu politikaların durdurulmasıyla mümkün olabilir. Gazze'de yaşananlar, yalnızca bir coğrafyada değil, insanlık vicdanında da oluşturduğu derin yaralarla hatırlanacaktır.
Kalın Sağlıcakla