Yıllardır aynı manzara… Bir yanda dünyanın gözleri önünde açlık, yoksulluk, ölüm ve yıkım; diğer yanda ise sessizlik, umursamazlık ve koca bir körlük. Gazze’de çocuklar gökyüzünü bombalarla öğrenirken, bizler hâlâ “uluslararası hukuk” masalları dinliyoruz.
Gazzeliler gemileri bekliyor.
Ekmek için, ilaç için, su için… Aslında en çok da insanlık için. Çünkü gemiler, sadece erzak taşımıyor; dünyanın hâlâ vicdanı olup olmadığını da taşıyor.
Ama soruyorum:
Dünyanın güçlüleri nerede? İnsan hakları nutukları atanlar, özgürlük(hürriyet) destanı yazanlar nerede? Koca koca masalarda “barış” diyenler, Gazze’de açlıktan ölen bebekleri neden görmezden geliyor?
Gazeliler gemileri bekliyor…
Biz ise sadece ekranlardan izliyoruz/seyrediyoruz. Birkaç satırlık haber, birkaç saniyelik görüntü… Sonra hayatımıza devam ediyoruz. Oysa orada bir anne çocuğunu aç yatırırken, bir baba elinde hiçbir şey olmadan çaresizlikle kıyıya bakıyor.
Gemiler sadece Gazze’ye değil, aslında bize de lazım. Çünkü biz insanlığımızı kaybettik. Mazlumun yanında duramayan, zalime “dur” diyemeyen bir dünyanın insanlığı neye yarar?
Gazze, bize ayna tutuyor.
O aynaya bakıp utanabilenler var mı?