Ali Genç

Tarih: 30.07.2025 08:33

BASININ ÖNEMLİ BÖLÜMÜ KİMİ NEDEN DESTEKLEDİ?

Facebook Twitter Linked-in

Pazartesi’den devam

   Perşembe ve Pazartesi günkü yazılarımdaki “ Basın Hürdür Sansür Edilemez” cümlesinin uygulamada nasıl sözde kaldığına dair tespitlerime tarihe not düşmek ve bir zamanların TV kanallarındaki” Yok aslında bir birimizden farkımız Biz Osmanlı Bankasıyız”  cümlesindeki gibi kişilerin veya kurumların damarına  basılmasına kadarki basın hürriyetine bakışlarıyla ,basılmasından itibaren oluşan baskılarını  tarihe not düşmek için kaldığı yerden devam ediyorum.

  Yazının sonunda linkini vereceğim dönemin bu konudaki durumunu anlatan kaynakta bu konuda verilen bilgide;

1946 Türkiye genel seçimleri ile 1950 Türkiye genel seçimleri arasındaki dört yıllık dönem(Hürriyete susayan basının demokrasiyi savunanları)  Demokrat Parti yanlısı bir yayım(yayın) politikası i takip(izlediği) bir dönem olmuştur.

BAŞBAKAN MENDERES İKTİDAR OLUR OLMAZ  YAPTIĞI İLK İŞİNDEN BİRİSİDE BASININ ÜSTÜNDEKİ BASKIYI KALDIRMAK OLDU!!!

  1950'de iktidara gelen Demokrat Parti'nin ilk işlerinden biri basının üzerindeki baskıyı hafifleyen yeni bir kanun çıkarmak oldu. 

    Başbakan Adnan Menderes  basının üstündeki baskıları kaldırmasının yanında her ay basının önde gelenlerini ağırlayıp sıkıntılarını dinlemekteydi.

BASIN CUMHURİYET DÖNEMİNDEKİ ALTIN ÇAĞINI MENDERES İKTİDARINDA YAŞADI!!!

 Selim Ragıp Emeç'in "basının altın çağı" olarak yorumladığı bu dönemde Sedat Simavi'nin Hürriyet'i çıkarması ile basında bir dönüşüm gerçekleşmeye de başlamıştı. 

   Gazeteler hükûmetin mesajlarını halka iletme işlevinden halkın isteklerini hükûmete iletme aracı haline geldi.

RAGIP EMEÇ’JN TABİRİYLE BASININ ALTIN ÇAĞINDA KARAYOLLARI AĞLARININDA ARTISIYLA GAZETELERİN ANADOLUYU ULAŞMASIYLA TİRAJLARI İLK ETAPTA %60 YÜKSELDİ!!

   Ayrıca yeni iktidar döneminde karayolu ağının genişlemesinin bir sonucu olarak gazeteler çok daha kolay şekilde dağıtılır hale gelerek tirajları 500 binden 800 binlere çıkmıştır.

 4 YIL SÜREN BASININ ALTIN ÇAĞI YENİ KANUNLA YENİDEN DİREK VE DOLAYLI SÜNSÜRE UĞRADI

    Demokrat Parti iktidarının ilk yıllarında basına tanınan özgürlük(hürriyet) ileriki yıllarda hayatın pahalılaşması, iktidarın karıştığı(İddia edilen) yolsuzluklar, karaborsacılık ve vurgunculuk faaliyetlerinin gazetelerde haber olmaya başlamasıyla( ilk paragrafta  belirttiğim gibi basın hürriyeti damara basılıncaya kadar sürebildi) 9 Mart 1954'te çıkan yeni yasaya dayanılarak (altın çağ yani sansürsüz dönem )yerini tekrar baskıya bıraktı.

    (Bu baskılarla)Çok sayıda gazeteci takibata uğrayarak ceza almış, meslekten men edilmişlerdi.

   Gazetelerin en önemli gelir kaynağı olan resmî ilanlar( bu yazıyı alıntı yaptığım meslektaşımızın iddiasına göre) muhalif gazeteler göz ardı edilerek verilmekte, gazetelerin basıldığı kâğıtların temininde de zorluk çıkarılmaktaydı.

   1957 Türkiye genel seçimlerinden oy kaybıyla çıkan Demokrat Parti daha saldırgan bir tutum takınmış, politik konulardan uzaklaşan gazeteler II. Abdülhamid dönemi gazeteleri gibi farklı konulara eğilmiş ve magazin, spor, adliye haberlerine ağırlık vermeye başlamışlardı. 

    1954-1960 arası dönemde basına 2.300'ü aşkın dava açılmış, 867 hak mahrumiyeti kararı çıkmıştı.

    1960 yılında basın ve iktidar arasındaki kutuplaşma oldukça keskinleşmiş, kimi gazeteler Adnan Menderes haberlerine gazetelerinde çok az yer ayırma kararı almışlardır.

    İktidar buna karşılık yayım yasaklama, yayımların basım ve dağıtımını durdurma, her kurumu ve evi izinsiz arama gibi yetkilere sahip olan Tahkikat Komisyonunu oluşturarak hamle yapmış olmasına karşın(rağmen) bu komisyon 27 Mayıs Darbesi sonucunda kurulmasının henüz 1,5 ay sonrasında dağıtıldı.

   Bu günde ”Basın Hürdür Sansür Edilemez” cümlesindeki ifadenin çok ,çok kısa dönemler sayılmaz ise bu söylemin lafta kaldığını dönemi yazan kaynaklardan ortay koyduk.

   Hak izin verirse Cuma günü konuya dönemi anlatan kaynaklardan derlenen bilgilerle devam edeceğim.

   Yerimiz yeter ise ayrıca hangi darbe döneminde basının hür döneminin kapatılıp bir çok gazetecinin tutuklanmasını yazacağım.

   Mutlu Türkiye’nin istikbalinin gerçek haberleşmede olduğunu bunun ise yolunun basın hürriyetinde olduğu gerçeğiyle takibi dileğiyle.

   Rabbim yar ve yardımcımız olsun.

   Devamı Cuma’ya

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —