Afyon spor-Eskişehirspor maçının ardından yaşanan olaylar, sporun ruhuyla taban tabana zıt bir tabloyu karşımıza çıkardı. Kazanmanın sevinci yerini yıkıma ve şiddete bıraktı. Peki, 5-1’lik galibiyete rağmen tribünleri parçalayan bir psikoloji nasıl açıklanır?
Afyonkarahisar’da oynanan Afyon spor-Eskişehir spor karşılaşması, skor tabelasında Eskişehirspor’un 5-1’lik net üstünlüğüyle sonuçlandı. Ancak maçın bitiş düdüğünden sonra yaşananlar, sporun “centilmenlik” kavramına ağır bir darbe vurdu.
Tribünlerdeki Eskişehirspor taraftarları, Yüzlerce koltuğu söküp sahaya fırlatmak.
Stadyumun tuvalet ve lavaboları da parçalandı. Görüntüler, bir zafer coşkusundan ziyade bir öfke patlamasını andırıyordu.
Psikolojiye göre, şiddet eylemleri çoğu zaman güç gösterisi değil, içsel tatminsizliğin dışavurumudur. Taraftarın sahaya, koltuğa, duvara yönelttiği öfke aslında kendi içindeki boşluğa, çaresizliğe ve yılların biriktirdiği hayal kırıklığına yöneliktir.
Ancak bu açıklama, yapılanı haklı çıkarmaz. Kazanmış bir takımın taraftarı, sevincini kutlaması gerekirken etrafa zarar veriyorsa, orada spor sevgisinden değil, “öfke kültüründen” bahsetmek gerekir.
Binlerce liralık zararın, kırılan koltukların, paramparça lavaboların ortasında bir an durup sormak gerekir:
Sahaya verilen zarar onları mutlu etmiş midir?
Belki o an bir adrenalin patlamasıyla “rahatladık” hissi yaşanmıştır. Ama sabah olduğunda, o sahaya baktıklarında ne görecekler?
Kırılmış koltuklar değil, sporun itibarından koparılmış bir saygı parçası…
Spor; dostluk, rekabet, tutku ve saygı üzerine kuruludur. Bu değerlerin yerini öfke, yıkım ve Vandalizm aldığında kazanan kim olur?
Skor tabelasında 5-1 yazıyor olabilir ama o gün asıl mağlubiyet tribünde yaşanmıştır.
Çünkü şiddet kazandığında, spor kaybeder.!