1994 yılında Türkiye’de Belediye Başkanlığı seçimleri yapılmış, “Aslan Sosyal Demokratlar” bölünme nedeniyle büyük bir hezimete uğramıştı.
SHP elinde bulunan başta Ankara ve İstanbul olmak üzere bütün illeri Refah Partisi’ne kaptırmıştı.
İstanbul’da Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da ise Melih Gökçek Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmuştu.
Tam bir şaşkınlık yaşanıyordu
O tarihlerde Eski İmar İskan Bakanı Erol Tuncer’in önderliğinde eski parlamenterler, iş insanları, akademisyenler ve gazetecilerin de bulunduğu Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı TESAV kuruldu.
Vakıf, Aşağı Ayrancı Esenlik Sokak’ta küçük bir dairede kuruldu. Kurucular arasında ben de bulundum.
Vakfın amacı, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırılmasına, yönelik çalışmaları yapmak ve ülke düzeyinde bu konularda yapılan çalışmalara katkıda bulunmak üzere; toplumumuzda var olan kadro ve bilgi birikiminden yararlanarak toplumsal, ekonomik alanlarda ülke sorunlarını ve çözüm yollarını araştırmak, incelemek ve varılan sonuçların toplumun yararlanmasına sunmaktı. Bir düşünce vakfıydı.
Aramızda, 1970 yıllarının efsane Diyanet İşleri Başkanı ve 3. Ecevit Hükümeti’nin Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Dr. Lütfü Doğan da bulunuyordu.
Başkan Erol Tuncer, vakfın kuruluşunu “Bir yemekle kutlayalım” dedi. Herkes masaya bir miktar para bıraktı. Bakkaldan zeytin, peynir, ekmek ve pastaneden da herkese birer dilim düşen börek aldık.
Yemekten önce Dr. Lütfü Doğan, güzel, etkili ve doğru bir Türkçe ile hayır duası okudu. Ardından Osmanlı döneminden süre gelen vakıfların önemini uzun uzun anlattı.
Dr. Lütfü Doğan halen hafızamda kalan şu sözü söyledi. ;
“Vakıfların gölgesinden bile faydalanmayın”
******
Dün, bu değerli din adamının ölümünün 6. sene-i devriyesi idi.
Korkusuz Gazetesi’nden Memduh Bayraktaroğlu, halen görevde olan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’la, Dr. Lütfü Doğan arasında bir karşılaştırma yapmış.
Makam aracı yoktu...
Koruması yoktu...
Fransızca, Arapça, Farsça ve İngilizce biliyordu...
Bir kere bile eşini devlet parasıyla hacca götürmedi...
Öğlen yemeklerini personelle birlikte yiyordu...
6 makam aracı var...
5 koruma kendisinin, 2 koruma eşinin var.
Yabancı dil yok...
Her sene eşini devlet parasıyla hacca götürüyor...
Kendisine özel yemek yapılıyor...
*****