Bu bir filmin adı değil, bir milletin kaderinin yazıldığı Kurtuluş Savaşı’nın kırılma noktası olan 30 Ağustos Büyük Taarruz’un yaşanmış bir destanıdır.
Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olan Sakarya Zaferi’inden sonra, sıra Yunan ordularına vurulacak büyük darbedir. Yoksul ve yorgun Türk halkının ve Türk ordusunun düşmana indireceği son yumruk olacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri ve siyasi dehasının önderliğinde gerçekleşen, Büyük Taarruzun hazırlıkları çok gizli bir şekilde başladı.
Ankara’da Meclis’te milletvekilleri arasında sabırsızlık baş göstermiş, Gazi Mustafa Kemal’e “Ordularımız ne zaman harekete geçecek “ diye soruyorlardı.
Bu gelişmeler üzerine Mustafa Kemal Paşa, 6 Mart 1922 tarihinde Büyük Millet Meclisi'ni gizli bir toplantıya çağırır, endişe ve huzursuzluk duyanlara şöyle seslenir "Ordumuzun kararı, taarruzdur. Fakat bu taarruzu tehir ediyoruz. Sebebi, hazırlığımızı tamamen bitirmeye biraz daha zaman lazımdır. Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür."
Gazi Mustafa Kemal bir taraftan zihinlerdeki şüpheyi bertaraf etmeye çalışırken, diğer taraftan da orduyu taarruz için hazırlıyordu.
Türk ordusunun bu hazırlığı 6 ay sürdü. Doğu ve Güney Cephelerindeki kuvvetler Batı Cephesi’nde toplandı. “Başkomutan” unvanı verilen Mustafa Kemal, hazırlıkları büyük bir gizlilik içinde yürütüyordu. Mustafa Kemal, futbol turnuvası bahanesiyle Batı Cephesi komutanlarını Ankara’ya çağırıyor, savaşın planlarını anlatıyordu.
Yollar düzeltiliyor, köprüleri güçlendiriliyordu. Ordunun geçişi için elverişli olmayan geçitler genişletiliyordu. Hazırlıklar öylesine gizli yapılıyordu ki toprakta iz kalma ihtimaline karşı, çalışılan alanlar ağaç dallarıyla kamufle ediliyordu. Asker birlikler gündüz dinleniyor, gece de hareket ediyordu.
Mustafa Kemal Paşa, 20 Ağustosta Ankara’dan gizlice Akşehir’deki Batı Cephesi karargahına geldi. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Birinci Ordu Komutanı Nurettin Paşa, İkinci Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa ve Süvari Kolordu Komutanı Fahrettin Paşa ile buluştu.
Taarruz planının son şekli artık belli olmuştu. 22 Temmuz 1922’de, başta Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa olmak üzere bir dizi komutanın katıldığı toplantıyla yapıldı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, akşam saatlerinde başlayan ve sabaha dek süren gizli toplantıda taarruz planını ayrıntılarıyla paşalara anlattı. Başkomutan, o buluşmada taarruz için kesin emrini verdi.
Harekete geçme vakti yaklaşıyordu. Çanakkale’de, Sakarya’da zafer kazanan ordu, yıllar sonra ilk kez savunmanın değil, taarruzun destanını yazmak istiyordu. Taarruz planına göre ilk olarak Afyon bölgesindeki Yunan ordusunun İzmir’le bağlantısı kesilecekti. Bu gerçekleştikten sonra Yunan ordusu bütünüyle imha edilecek veya Bursa’ya doğru dağıtılarak parçalanacaktı. Taarruzda asıl amaç; yok edici bir meydan savaşı yapmak, düşmanı çabuk ve kesin bir sonuç alacak şekilde vurmaktı.
Bütün ordular birarada toplanmıştı. Bu arada Mustafa Kemal’in Ankara’da büyük bir çay partisi vereceği haberi yayılır. Davetliler var, çay partisi var ama Mustafa Kemal ortada yoktur.
Bu düşmanı oyalama ve dikkati başka yöne çekme hamlesiydi. Çay partisi söylentisini Mustafa Kemal yaymıştı ve böylece düşman kuvvetlerinin rahatlamasını sağlamıştı. Aynı zamanda Anadolu'da kendisine karşı bir isyanın başladığına dair söylentilerin de yayılmasını sağlamıştı.
26 Ağustos 1922 ‘de cephede olan Atatürk, Anadolu’nun dış dünya ile bütün telgraf bağlantılarının kesilmesini emreder. Henüz cephede savaş başlamadan önce Mustafa Kemal istihbarat savaşını başlatır.
Anadolu tamamen sessizliğe bürünür. O sabah Büyük Taarruz başlar. Sabah 04.30’da tanzim atışı açılır, 5.50’de de tahrip atışına geçilir,
30 Ağustos 1922’ye gelindiğinde Yunan ordusu Dumlupınar’da kuşatılmıştı. Dumlupınar’daki savaşı doğrudan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa yönetti. Savaşı İzmir’den yönlendiren Yunan başkomutanının aksine, Mustafa Kemal Paşa cephede, askerlerinin arasındaydı. Büyük Taarruz’un son günü yapılan savaş, bu yüzden “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” adını aldı.
4 gün 4 gece süren savaş nihayet zaferle noktalandı. Yunan ordusu büyük kayıplar vermişti. Beş tümen Yunan askeri esir alınmıştı. Diğerleri ise İzmir’e doğru kaçıyordu. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, askerlerini kaçan düşmanın peşine sürmek için tarihi emrini verdi:
"Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!"
Ve Mustafa Kemal’in kusursuz askeri dehasıyla Büyük Taarruz kazanıldı
Bu zafer, sadece silahlı bir mücadeleyi değil, aynı zamanda ulusal birlik ve beraberliği, vatan sevgisini ve özgürlük tutkusunu da simgeliyordu.
Büyük Zafer, bağımsızlık mücadelesi veren diğer milletlere de ilham veriyordu.
30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun.
Yararlanılan Kaynak : Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları