Bu veciz deyim Yunus Emre’mize aittir. Ben neyim, kimim diyen lütfen kendini bu söze göre bir değerlendirsin, baksın kimmiş, neymiş ve ne işe yarıyor muş.
Kendinin bir değer mi yoksa hiçbir işe yaramayan bir fosil mi, yoksa sadece dedikodu üreten bir makina mı, küçük insan mı, büyük insan mı olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Burada küçük insan, büyük insan makam, mevki ve varlıkla değil, kişilik ve insanlığa katkısıyla ölçülüyor.
İnsanın, kendini bilmesi, kendini bulması ve kendini keşfetmesi onun değerini ortaya koyuyor. Şayet insan kendini bilmiyorsa, kendini bulamamışsa ve kendini keşfetmemişse vay onu haline. Ondan gelecek nesilden, onun bayrak, vatan ve din sevgisinden asla fayda söz konusu olamaz.
Çünkü bu tip insan, birilerine benzemeye onu, taklit etmeye özenir. Çünkü ruh âleminde gelişemediğinden kapı kulu, yani biat eden bir insan olmak onun için büyük başarıdır. Böyle bir insanın varlığı ve yokluğu aynıdır. Kendi hayolamayanatına hâkim ve muktedir olamayan, başkalarının hayatına nasıl katkıda buluna bilir? Topluma nasıl faydalı ola bilir?
Kendi insanlar sürekli sorun olurlar, hiçbir sorunu çözemezler, dolaysıyla başta, ailesine, devlete ve millete ve insanlığa zararlı olurlar. Türk İslam aleminninde yüz yıllardır çektiği kendini bir türlü bulamayanların devlet ve millet hizmetinde olmalıdır.
Bu gün Ülkemizin çektiği, kimliğini bulamamış insanların, Ülke yönetiminde ve ticaret hayatında söz sahibi olmalarıdır. Müdahale ile veya halk tarafından seçilerek devletin başına gelenler, genellikle kendini bilenlere görev vermemişlerdir. Geri kalmış veya az gelişmiş toplumlarda hep böyle olmaktadır.
Kalkınan toplumlara baktığımızda ise, gördüğümüz gerçek; kendisi sorun olmayan, sorun çözenlerin devlet ve millet hayatında görev verilmesidir. Dünyanın, demokrasi dâhil, aklınıza gelen hangi rejim veya sistemini getirirseniz getirin, sorunlu insanlarla başarı elde edemezsiniz.
Ülke yönetimlerinde lider pozisyonunda olanlar kişiliği gelişmemiş sorunlu insanlar ise o toplumun vay haline ki vay, iki yakası asla bir araya gelmez dolaysıyla MEDENİYETİ ve İLMİ asla yakalayamaz.
Lider, kişilikli, sorunsuz ve sorun çözüyor da etrafı kişiliksiz insanlarla çevrilmiş ise yine o toplumun vay haline vay iki yakası bazı konularda bir araya geliyorsa da orta ve uzun vade de gelmez.
Türkiye’yi göz önüne aldığımızda, medeniyette, ilimde, irfanda aldığımız mesafe ortada. İmparatorluk bakiyesi bir toplum olarak, bulunduğumuz yer hiçte olmamız gereken yer değildir.
Türkiye’de iyi adamlar, RENKSİZLER, kimsenin işine karışmayanlar, kendiişlerini de başkalarının sırtından yaptırmasını becerenlerdir. Bu tipler asla risk almazlar, asla hakkın ve doğrunun yanında olmazlar, zorda kaldıklarında yalakalık yapmayı gayet iyi becerirler.
Gerçek insan ve vatandaş, vatanın ve milletin tarihi ve kültürüyle beraber bütün yükünü çekenlerdir. Bize, mutluluklardan bahseden liderler değil, toplumda mesuliyet şuuru yaratanlar gereklidir. Şimdiye kadar ülkenin tamamında asla milli şuur üzerinde hiçbir lider durmamıştır.
Ülkemizde üç tip insan vardır, birisi yapmaması gerekenleri bilir, diğeri ise yapacağı şeyleri arayan bulan ve yapandır, Üçüncüsü ise yapması ve yapmaması gerekenleri bilmediği gibi yapacağı şeyleri asla aramayan topluma tamamen yük olanalardır.
Ne yazik ki yapacağı şeyleri arayan ve bulanlar asla topluma hâkim olma noktasında olamıyorlar çünkü sayılar çok az ayrıca kendini bilen ve üreten insanlar olmaları nedeniyle, asalakların işine gelmedikleri için yolları devamlı kesiliyor.
İktisadi hürriyeti bilen ve İlmi hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerin olması dileğiyle.
Kurman Bayramınızı Kutlar Esenlikler dileriz.
Hayrola, muvaffak ola, muzaffer ola.