Abbas Satır

Tarih: 19.03.2025 13:10

KOCA SEYİT’İN HÜZÜNLÜ HİKAYESİ

Facebook Twitter Linked-in

KOCA SEYİT’İN HÜZÜNLÜ HİKAYESİ

 

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. Yıldönümü 

Türkiye'nin kurtuluş tarihi, birbirinden ilginç ve kahramanlık hikayeleri ile doludur. Bu hikayelerden biri de Koca Seyit adıyla anılan efsanevi bir karakterin öyküsüdür(hikayesidir). Koca Seyit'in hikayesi(öyküsü), sadece bir kişinin değil, aynı zamanda bir milletin cesaretinin ve direnişinin simgesi haline gelmiştir.

Koca Yusuf, 1889 yılında Balıkesir'in Havran ilçesi Manastır (sonraki adı Çamlık, şimdiki adı Koca Seyit) köyünde dünyaya geldi.

Yeni evlenen Koca Seyit, daha 19 yaşında askere çağırılır. Çünkü Balkan Savaşı çıkar. Cephede çarpışır. I. Dünya Savaşı'nın başlaması ile 1914 yılında Çanakkale Cephesi'nde topçu eri olarak göreve başlar.

Çanakkale Boğazı'ndan geçerek İstanbul'a gitmek isteyen İngiliz donanması 18 Mart 1915'te Anadolu ve Rumeli hattındaki tabyalara yoğun bombardıman atışına tuttu. 

Bu sırasında düşman gemilerinden atılan bir mermi Seyit Onbaşının bataryasında cephaneliğe isabet edip havaya uçurdu; bataryadaki erlerden on dördü hayatını kaybetti, yirmi dördü ise yaralandı. Sadece Koca Seyit ile Niğdeli Ali isimli arkadaşı yara almadan kurtulmuşlardı. Bataryanın toplarından sadece bir tanesi kullanılabilir hâlde idi.

  Türk topçusunun yoğun karşı ateşi ve daha önceden Nusret mayın gemisinin yerleştirdiği mayınlar saldırıyı püskürttü. İngiliz Donanması yavaş yavaş Boğaz'a doğru yol alıyordu.

Ancak bombardıman sırasında Rumeli Mecidiye Tabyasında çalışır durumda tek top kalmıştı. Topun mermi kaldıran kaldıraç kısmı bozulduğu için Seyit Ali, yanındaki arkadaşı Niğdeli Ali'nin yardımıyla sırtına, 275 kilogramlık devasa bir top mermisini topa yerleştirdi. İngilizlerin en büyük savaş gemilerinden olan HMS Ocean adlı gemiyi dümen donanımından (arkadaki pervaneden) vurur.. Atılan top, geminin su kesiminin altına isabet ederek geminin yan yatmasına neden olur. Gemi kontrol edilemez bir hâle geldiğinden dolayı Nusret mayın gemisinin döktüğü mayınlardan birine çarpar. Ocean zırhlısı, bugün Çanakkale Şehitler Anıtı'nın bulunduğu alanın karşısında sulara gömülür.

Bu başarısından dolayı Koca Yusuf’a onbaşılık unvanı verilir.

MUSTAFA KEMAL SEYİT ONBAŞI İLE TANIŞIYOR

 18 Mart 1915 deniz zaferi kazanıldığında Yarbay Mustafa Kemal 19’uncu Fırka ( Tümen ) Komutanı ve aynı zamanda bu günkü Eceabat’ta Maydos Grup Komutanlığı görevini yürütmektedir.

Gazi Mustafa Kemal, Koca Seyit’in gerçekleştirdiği olay ile ilgili haberi duyar. Bu mucize olayın kahramanını görüp yakından tanımak ister. Koca Seyit’i Birliğinden izin alarak Eceabat’taki Komutanlık Karargahına getirtir. Sonra makamında Koca Seyit’le birlikte karşılıklı Türk Kahvesi içerler. Bu arada aralarında şöyle bir konuşma geçer;

Kemal Paşa -Koca Seyit sen misin evlat?

-Benim Komutanım.

-Tek başına nasıl kaldırdın o koca mermiyi?

-İşte !.. Allah’ın izniyle oluverdi Komutanım. Sanki mermi ufacık bir çam tomruğu gibi geliverdi.

-Peki, sen Komutanlarından hiçbir ödül kabul etmemişsin, varlıklıda değilmişsin, acaba nedendir?

– Olsun Komutanım. Memleketimize kırk yılın başı bir iş, bir hizmet yaptıysak, hemen ödül, mükafat mı olurmuş. Ben ne yapıverdiysem Al sancağım için, vatanım için yapıverdim Komutanım!

– Peki, evlat o mermiyi kaldırdığın gibi beni de kaldırabilir misin? deyince, Koca Seyit biraz duraklar. Sonra, Yarbay Mustafa Kemal Paşa’nın yüzüne anlamlı şekilde bakıp, sorusunu yanıtlar.

– Hayır Komutanım.

-Niye, ben bir mermiden daha ağır mıyım ki?

– Mermi başka siz gene başka Komutanım. Sizi ben değil kimsecikler kaldıramaz. Çünkü sizin gibi Komutanların büyüklüğü, ağırlığı bir mermi ile ölçülemez, Komutanım! 

Koca Seyit’in bu cevabı Yarbay Mustafa Kemal’i fazlasıyla memnun eder. Kahramanı saygılı, yiğit ve güvenilir bulur. Atatürk’ün aklına bir soru daha yöneltmek gelir:

-Ee, Koca Seyit, sen ki eski bir askersin. Askerlikten bıktın mı bakalım? Terhis olup da evine döndükten sonra bu ocağa seni yeniden çağırsalar severek, isteyerek, gönlünce yine koşar gelir misin?

Koca Seyit hiç düşünmeden;

-Tabi ki gelirim Komutanım. Değil dokuz sene on sekiz sene de askerlik yapsam sizin gibi Komutanlar çağırdığında yine de koşup gelirim, cevabını verir.

Koca Seyit’in bu cevabı Mustafa Kemal’i pek memnun eder.

Mustafa Kemal, her zaman yaptığı gibi cephede başarılı olan askerlerine bazen bir paket sigara bazen de yanında taşıdığı gümüş işlemeli tütün tabakasını askerin moralini yüksek tutmak amacıyla mükafat olarak hediye etmekte dir. Koca Seyit’e de kendisinin bizzat kullandığı sigarasını koyduğu gümüş işlemeli tütün tabakasını hediye eder. Koca Seyit almak istemez. Ancak Kemal Paşa kendisini ikna etmiştir.

Seyit Onbaşı, köyüne döndükten sonra, dağdan topladığı odunları satarak hayatını kazandı. Odun kömürü yaptı, sattı. Daha sonraki yıllarda yaşlanıp tomrukları derelerden çıkaracak takati kalmayınca Havran’da bir zeytinyağı fabrikasında hamallık yaptı. 

Yoksul ama onurlu hayatını sürdüren Koca Seyit, 1934 yılında Soyadı Kanunu çıkınca, “Çabuk” soyadını alır..1939 yılında, daha 50 yaşındayken, ciğerlerinden rahatsızlanır, kısa süre sonra da hayatını kaybeder.  Ölümünün üzerinden yıllar geçtikten sonra, köyüne adı verilir ve köy, “Seyit Onbaşı Köyü” adını alır. Köy meydanında adına bir park yapılır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —