Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 26 Ağustos 1924 yılında ülkemizin ilk milli bankası olarak kurulan Türkiye İş Bankası’nın 100 yıllık hikayesini anlatan “İstikbalinizin Emniyeti Türkiye'nin Bankasıyla Bir Asır" adlı serginin açılışına katıldım.
Bu muhteşem sergi, Ulus’taki Tarihi İş Bankası’nın müzeye çevrilen “İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nde açıldı. Sergide, Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında kurumsal sorumluluk alanlarını giderek genişleten Bankanın, ülkemizin küllerinden yeniden doğuşuna ve topyekün kalkınma mücadelesine sağladığı katkılarının bir özeti sunuluyor.
Kapıda basın mensuplarını İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten, Türkiye İş Bankası Kurumsal İletişim Müdürü Müge Nevşehirli Veziroğlu, Müze Müdürü Hande Babacan ve Gül Mutlay karşıladı İş Bankası’nın o görkemli salonuna yıllar sonra girdiğimde çocukluğumu hatırladım.
Orta okula giderken, Ankara’da, akşam gazeteleri yayınlanırdı. İş Bankası’nın hemen karşında bulunan Rüzgarlı Sokak’taki matbaadan akşam gazetelerini alır, Ulus Meydanı’nda “yazıyooooo, yazı yooo” diye bağırarak satardım.
Kazandığım küçük paraları evde biriktirdim. Çoğu bozuk paraydı.
Kumbara almak için İş Bankası’na gittim. Bankanın bankosunda oturan, saçları yeni kırlaşmaya başlayan erkek memura, elimdeki bozuk paraları gösterip, kumbara almak isteğimi söyledim.
Memur, hesap açtırmadan, kumbara verilemeyeceğini, banka hesabı için de anne veya babamın gelmesini söyledi. Babam Rüzgarlı Sokak’ta bir matbaada çalışıyordu. Babama gittim ve durumu anlattım. Beraberce bankaya geldik, hesap açıldı, banka defteri verildi.
Defterde şunlar yazılı idi :
“Ömer Satır adına açılan hesap dolayısyla A. Abbas Satır’a İş Bankası Kumbarası verilmiştir”
İŞ Bankası Kumbarası’na sahip oldum. Kazandığım küçük paraları kumbaraya atıyordum. Kumbaranın bir özelliği, anahtarı kumbara sahibinde değil bankada tutulmuş olmasıydı. Kumbaraya attığın parayı ihtiyacın olduğu zaman alamıyordum. Ancak bankada açılabiliyordu. Ara sıra çay kaşığını yardımıyla birkaç kuruş almayı başarabiliyordum.
Ne kadar para biriktirdiğimi bilmiyorum ama, tasarruflu olmanın bilincini o yaşlarda öğrendim.
İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten, Türkiye İş Bankası Kurumsal İletişim Müdürü Müge Nevşehirli Veziroğlu, müzenin tüm bölümlerini tanıtırken, gerçekten Türkiye’nin nerede nereye geldiğini, yokluklar içinde bir bankanın nasıl kurulduğunu daha iyi anladık.
Türkiye Cumhuriyet’nin kuruluşunun önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, milli bir bankanın kuruluşundaki çabaları da görsellerle çok güzel bir şekilde sergilenmiş.
Sergide, İş Bankası’nın Türk ekonomisine katkıları anlatırken, sosyal alanda yaptığı çalışmalarda sunulmuş. Başarılı öğrencilerin okutulmasında Darüşafak’a yapılan yardımlar, deprem ve diğer afetlerdeki katkıları anlatılmış.
Reklam ve dijital sektöründeki değişim ayrı bir bölümde anlatılırken, İş Bankası’nın bir dönem reklam yüzü olan ünlü sanatçı Zeki Müren’e ayrı köşe ayrılmış.
Bankanın Olimpiyatlarına yaptığı sponsorluk yazıları sergilerken ilginç bir panoyla karşılaştım.
Dünya, Avrupa ve Olimpiyatlarda Altın madalyalar kazanan ünlü güreşçilerin İş Bankasında çalıştıklarını öğrendim.
Ünlü şampiyon Yaşar Doğu bankada müstahdem olarak görev yapmış. Olimpiyatlarda ilk altın madalya kazanan Yaşar Erkan, 1935 yılında İstanbul Yeni Cami Şubesinde depo memuru olarak göreve başlamış 1943 yılına kadar bu görevde bulunmuş. Yine Dünya Şampiyonu Mehmet Çoban da İstanbul Şubesinde çalışmış ve vefat ettiği 1969 yılına kadar görev yapmış.
Sergi sonunda, meslekte yaşadığım anılarımı anlatan “RÜZGARLI SOKAK- Bir Dönemin Basın Tarihi ve Mürekkep Kokulu Anılar” kitabımı İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten’e armağan ettim.
Zuhal Üreten’in “Bu kitabı bana değil, İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi adına imzalarsanız sevinirim” dedi.
Bu istek bana ayrı bir mutluluk verdi.
Sergi Pazartesi günleri hariç her gün 10.00 ile 18.00’e arası ücretsiz ziyaret edilebilir.
Bu muhteşem sergiyi gezmenizi tavsiye ederim.