CHP’nin “Şimdi İktidar Zamanı” sloganıyla gerçekleştirdiği 39’uncu Olağan Kurultayı’nda eski bir milletvekiliyle sohbet ederken kendisine basit bir soru yönelttim:
— “CHP, kuruluşundan bu yana kaç kurultay yaptı?”
Bir an duraksadı, sonra “Sayısını unuttum” dedi.
Ben ise daha önce araştırdığım için yanıtı verdim:
“CHP bugüne kadar 38’i olağan olmak üzere toplam 60 kurultay gerçekleştirdi.”
Dünyanın en köklü siyasi partilerinden biri olan CHP, 1923’ten 1950’ye kadar kesintisiz iktidarda kaldı. 12 Eylül 1980 darbesinde diğer tüm partilerle birlikte kapatıldı, ancak 3821 Sayılı Yasa uyarınca 9 Eylül 1992’de, yani kuruluşunun 69. yıldönümünde yeniden açıldı.
Kuruluşundan bugüne CHP’nin genel başkanlık koltuğunda sırasıyla Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Hikmet Çetin, Altan Öymen, Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu ve son olarak Özgür Özel oturdu.
Sadece dünyanın en eski partilerinden biri değil, aynı zamanda en çok kurultay yapan parti olan CHP, son iki yılda iki olağan, iki olağanüstü olmak üzere dört kurultay gerçekleştirdi. Eylül ayındaki Kurultay ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlar ve 2023’teki kurultay davası nedeniyle ortaya çıkan “CHP’ye kayyım atanacak mı?” tartışmalarının gölgesinde yapıldı.
Ve Özgür Özel, sadece bir buçuk ay içinde dördüncü kez genel başkan seçildi.
Her zaman bir şölen havasında geçen CHP Kurultayları, partili partili olmayan geniş bir kitle tarafından ilgiyle takip edilir. Bu kez de öyle oldu.
CHP yönetimi, belli ki “Tünelde iktidar yolundaki ışığı” görmüş olacak ki, Deniz Baykal döneminde 2008’de güncellenen parti programını 17 yıl sonra tamamen yeniledi. Yeni program dört temel başlık altında toplandı:
*Demokrasi, Yönetim ve Adalet
*Kalkınma ve Ekonomi
*Sosyal Devlet
*Dış Politika, Güvenlik ve Dirençlilik
Demokrasi, Yönetim ve Adalet bölümünde, aktif yurttaşlık ve herkes için adalet vurgusu öne çıkarıldı.
Kalkınma ve Ekonomi başlığında üretime dayalı, dönüştürücü, adil ve kapsayıcı bir kalkınma modeli benimsendi.
Sosyal Devlet yaklaşımıyla haysiyetli yaşam, eşitlik ve sosyal kapsayıcılık hedeflenirken;
Dış Politika, Güvenlik ve Dirençlilik bölümünde saygın, güvenli ve dirençli bir Türkiye vizyonu ortaya kondu.
Programda Altı Ok’taki Atatürk milliyetçiliği tanımı da güncellendi. Eşit yurttaşlık vurgusu güçlendirildi, farklı kimliklerin dışlanmaması ilke haline getirildi.
Kıbrıs bölümüne, “Kıbrıs Türkü’nün siyasal eşitliğini, egemenliğini ve uluslararası hukuktan doğan haklarını savunmak” ifadesi eklendi.
Lozan için “Cumhuriyetimizin kuruluş belgesi ve ulusal egemenliğimizin tapusudur” tanımı programa işlendi.
“Ana dil haktır” ifadesi ilk kez programa girdi; yurttaşların ana dillerini kullanma ve geliştirme hakkı “sağlanacaktır” şeklinde somutlaştırıldı.
CHP için laikliğin, tüm inançların özgürce yaşadığı, devlet tarafından güvence altına alınmış bir toplumsal düzen olduğu vurgulandı. Laikliğin toplumsal barışın, ilerlemenin ve eşitliğin güvencesi olduğu güçlü bir dille ifade edildi.
Kurultayda partinin tüzüğünde de 15 maddelik değişiklik yapıldı.
Buna göre:
Parti Meclisi üye sayısı 60’tan 80’e çıkarıldı.
Gençlik kotasının kademelerindeki yaş aralığı yükseltildi.
Gölge kabinenin, “parti iktidara gelene kadar” Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi altında çalışması kararlaştırıldı.
Parti programının hazırlanması önemliydi, ancak esas görev şimdi başlıyor.
Bu değişimlerin tümünü vatandaşlara aktaracak olanlar; milletvekilleri, il ve ilçe örgütleri, gençlik ve kadın kollarıdır. Bu büyük kadro, sokak sokak, ev ev, dükkan dükkan gezmeli; işçi servislerine binmeli, iş yerlerinin önünde durmalı, köy kahvelerine uğramalı, ev kadınlarının kapısını çalmalıdır.
Çünkü Türkiye’nin en önemli seçmen gruplarından biri, evde görünmeyen emeğiyle hayatı taşıyan ev kadınlarıdır. Onların kapısı çalınmadan, onların diliyle konuşulmadan, onların sorunları anlaşılmadan iktidar yolu açılmaz.
CHP’nin önünde tarihi bir fırsat var.
Fakat bu yol yalnızca program hazırlamakla değil, halka dokunmakla açılır.
Ve belki de iktidara giden yol, tam da bu kurultaydan sonra, asıl şimdi başlıyor.

