Bazen bir ezgi, bir milletin yürüyüşünü anlatır. Bazen bir marş, bir çağın dirilişine tanıklık eder. İşte “Dağ başını duman almış...” dizeleriyle başlayan Gençlik Marşı, sadece bir melodi değil, Cumhuriyet’in ruhunu omuzlarında taşıyan bir haykırıştır.
“Dağ başını duman almış...” dizeleriyle başlayan Gençlik Marşı, her ne kadar 1915-1916 yıllarında Osmanlı döneminde İsveç’ten uyarlanmış olsa da, asıl yaygınlaşması 1933 yılında Türk gençliğine moral ve ideal kazandırmak amacıyla olmuştur.
Zamanla o kadar benimsenmiştir ki, 19 Mayıs’ın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş, bu marş yalnızca bir müzik değil, bir dirilişin ve yürüyüşün sembolü olmuştur.
Osmanlı’da II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesinden sonra yenileşme hareketleri hız kazanmış, 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanıyla demokratik hak ve özgürlüklerin(hürriyetlerin) önü açılmıştı.
Bu dönemde modernleşmenin bir parçası olarak Osmanlı Millî Olimpiyat Komitesi kuruldu ve beden eğitimi alanında yenilikler başlatıldı.
Komitenin öncü isimlerinden Selim Sırrı Tarcan, askerî jimnastik üzerine araştırmalar yapmak üzere Avrupa’ya gönderildi.
1909’da Berlin’deki Uluslararası Olimpiyat Komitesi toplantısına katıldı, ardından İsveç Kraliyet Askerî Beden Eğitimi ve Jimnastik Akademisi’ne girdi.
1911’de yurda döndüğünde artık yalnız bir sporcu değil, bir vizyon er eğitimciydi.
İsveç’te bulunduğu yıllarda Tarcan, halk oyunlarının toplumla nasıl bütünleştirildiğini, yani folklorun ulusal kimliğin bir parçası haline geldiğini gördü.
Türkiye’ye döndüğünde bu anlayışı uygulamaya koydu: Ege’nin zeybek oyunlarını derleyip İstanbul’a tanıttı.
Aynı zamanda, İsveçli besteci Gustav Felix Körling’in “Tre Trallande Jäntor” (Üç Şarkı Söyleyen Kız) adlı eserinin notalarını da yanında getirdi.
Bu melodiyi marş formuna uyarladı, Ali Ulvi (Elöve) ise ona unutulmaz sözleri yazdı:
“Dağ başını duman almış / Gümüş dere durmaz akar...”
Böylece, Gençlik Marşı doğdu.
Birinci Dünya Savaşı ve işgal yıllarında marş uzun süre duyulmadı.
Ta ki 19 Mayıs 1919’a kadar…
19 Mayıs 1919'da Milli Mücadele'yi örgütlemek üzere Samsun'a gelen Mustafa Kemal, kentte 6 gün kaldıktan sonra Havza'ya gitmek üzere silah arkadaşlarıyla yola çıktı.
Eski Ankara yolu (Kurtuluş Yolu) üzerinden Havza'ya giderken ilçeye 13 kilometre kala aracın bozulması üzerine Atatürk ve silah arkadaşları, yollarına yürüyerek devam etti.
Atatürk ve silah arkadaşları, gece konaklayacakları Karageçmiş köyüne doğru giderken, hep birlikte "Dağ başını duman almış/ Gümüş dere durmaz akar/ Güneş ufuktan şimdi doğar/ Yürüyelim arkadaşlar/ Sesimizi yer gök su dinlesin/ Sert adımlarla her yer inlesin/ Bu gök, deniz nerede var/ Nerede bu dağlar taşlar/ Bu ağaçlar güzel kuşlar/ Yürüyelim arkadaşlar/ Sesimizi yer gök su dinlesin/ Sert adımlarla her yer inlesin" marşını söyledi.
Bu an, Gençlik Marşı’nın Türk ulusunun dirilişine eşlik ettiği ilk andı.
20 Haziran 1938’de marş resmen “Gençlik ve Spor Bayramı Marşı” olarak kabul edildi.
Selim Sırrı Tarcan, yalnızca bu marşı kazandıran kişi değil; aynı zamanda Türkiye’de voleybol sporunun kurucusu, ilk beden eğitimi öğretmeni ve Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi’nin kurucusu ve ilk başkanıdır.
Bugün “Filenin Sultanları” dünya sahnesinde başarıdan başarıya koşuyorsa, bu temelleri atan öncülerden biri de kuşkusuz Selim Sırrı Tarcan’dır.
Yani yalnızca bir marş kazandırmadı bu ülkeye, bir spor bilinci, bir yaşam disiplini, bir karakter mirası bıraktı. 83 yıllık yaşamında pek çok bilim insanı da yetiştirmiştir:
Türkiye’nin ilk beyin cerrahı Prof. Dr. Bülent Tarcan, mimar Ercüment Rıza Tarcan, etnomüzikolog ve piyanist Haluk Tarcan onun yeğenlerindendir.
Viyana’da hâlen piyano profesörü olarak görev yapan Fuat Kent ise torunudur.
Bugün Ankara’daki Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu, bu büyük öncünün adını yaşatmaktadır.
Marşın günümüzdeki yankısı bir başka şekilde gelişiyor. Aradan geçen yıllara rağmen Gençlik Marşı, cumhuriyet ruhunun ve gençlik idealinin sesi olmaya devam ediyor.
Özellikle CHP mitinglerinde sıkça duyulan bu marş, Genel Başkan Özgür Özel’in “Yürüyelim arkadaşlar” çağrısıyla yeniden meydanlarda yankılanıyor.
Ve her defasında, bir milletin yürüyüşünü,
“Dağ başını duman almış” dizelerinde yeniden buluyoruz.
GENÇLİK MARŞI
Dağ başını duman almış
Gümüş dere durmaz akar.
Güneş ufuktan şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin.
Sert adımlarla her yer inlesin.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin.
Sert adımlarla her yer inlesin, inlesin.
Bu gök, deniz nerede var?
Nerede bu dağlar taşlar?
Bu ağaçlar, güzel kuşlar,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin.
Sert adımlarla her yer inlesin.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin.
Sert adımlarla her yer inlesin, inlesin