Sayfamızı, M.S 55-135 yılları arasında yaşamış Yunanistan doğumlu Epiktetos’un sözlerine ayırıyoruz: Epiktetos köle olarak doğmuş, hayatı boyunca alınıp satılarak ve sürgün yiyerek oradan oraya savrulmuş bir bilgedir.
Yaklaşık 1900 yıl geriye gitmemizin nedeni, insanlık, hürriyet, özgürlük, demokrasi, cumhuriyet, vatan, millet, devlet, milliyetçili ve devrimcilik adına adına mangalda kül bırakmayan, siyasetçiler, eğitim görenler ve devlet yöneticilerle, halkımıza ayna tutmaktır. Epiktetos’un seçilmiş sözleri:
‘’Kendini kendin bil, senin durumun başkasını ilgilendirmez. Kişi kendini hem kurtarır hem de batırır.
Sadece eğitimli olanlar özgürdür.
Mutluluk ile arzu birlikte olamazlar
Öfkelenmek ve sızlanmak ahlaka aykırıdır.
Yarınlar düşlerini güzelliğine inananlarındır.
Zaman en değerli varlığındır ve asla geri dönmez.
Alışkanlıklara, zıt alışkanlıklarla hâkim olunur.
KENDİNİN EFENDİSİ OLMAYAN HİÇ KİMSE ÖZGÜR DEĞİLDİR.
Olaylar önemli değildir, onları algılayışınız önemlidir.
Sana ne olduğu değil, ona nasıl tepki verdiğin önemlidir.
İnsanın hakiki asaleti faziletten gelir, doğuştan değil.
Sana ne olduğu değil, ona nasıl tepki verdiğin önemlidir.
Önce söyleyeceğiniz şeyin anlamını öğrenin, sonra konuşun.
Zenginin alçak gönüllü, alçakgönüllünün de zengin olması zordur.
BİR İNSANIN BİDİĞİNİ ZANNETTİĞİ BİR ŞEYİ, ÖĞRENMESİ İMKÂNSIZDIR.
Kendini kendin bil, senin durumun başkasının ilgilendirmez, kişi kendini hem kurtarır hem de batırır
Dünyada olup biten şeylerin bir kısmı bizim elimizdedir, bir kısmı da elimizde değildir. Elimizde olanlar fikirlerimiz, yaşayışımız, arzularımız, eğilimlerimiz, nefretlerimiz bir kelimeyle bütün hareketlerimizdir. Elimizde olmayanlar, eşya, mülk, şöhret, mevki gibi şeylerdir. Elimizde olanlar tabiatları gereği özgürdürler. Hiçbir şey onları durduramadığı gibi onlara engel de olamaz. Elimizde olmayanlar ise zayıf, boyunduruk altında, binlerce engel ve terslik içinde olup bütün bütünbize aykırıdırlar. Ohalde hatırla ki tabiatları icabı esir olanları, hür ve sana bağlı olduğunun zannediyorsan her adımda engellere rastlayacak, kırılacak ve Tanrı’dan da,insanlarda da şikâyet edeceksin. Buna karşılık, sen senin olanı benimser ve başkasının olanı da başkasının iradesine sayarsan, o zaman kimse sana istemediğini yaptıramadığı gibi, istediğini de yapmana engel olamaz.
Her insan kendi kendini mutlu etmesini öğrenirse; işte o zaman dünyada ne başkalarının sırtına binip kendini mutlu mutlu bir şekilde taşıtan asalak, ne de kötülük yapan biri kalmamış olacaktır. Felsefe, ne olursa olsun yapmaya zorlandığımız ödevlerde cılızlığımızı ve bilgisizliğimizi anlamak ile başlar.
Konuşmadaki bilgelik ve dinlemede ki kibarlık vasıtasıyla ruhun hazineleri ve kişideki ahlaki olgunluk açığa çıkar.
Başkalarının size hayran olmasına bağımlı olmayın. Bunun hiçbir gücü yoktur.
Eğer sizin hakkınızda kötü konuştuğunu duyarsanız, kendinizi savunmaya çalışmak yerine: Açıkçası beni yeterince iyi tanımıyor, zira bahsedebileceği daha birçok yanlışım var, demelisiniz.
İnsanlar bir şeyler yüzünden değil, şeylerle ilgili düşünceleri yüzünden acı çeker.
Doğruluğun en güzel meyvesi, ruhun huzurudur.
Güçlükler insan karakterinin ölçüsüdür. İnsanın ne olduğunu onlar gösterir.
Tanrı, bütün insanları mutlu olmaları için yaratmıştır; bedbaht oluyorlarsa kendi hataları yüzünden oluyorlar.
Zorluklar ne kadar büyük olursa olsun, onların altından kalkmakla erişilecek ihtişam da o derece parlak olur. Usta kaptanlar maharetlerini ve saygınlıklarını atlatmış oldukları fırtınalarla elde etmişlerdir.’’Bu tip alıntılara devam edeceğiz. Belki faydalı olabilir.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.