“Kent nedir ve nasıl ortaya çıkmıştır? Kentlerin oluşumunda kendisinden önce var olan ve bünyesinde barındırdığı tarihsel süreç ne kadar etkili olmuştur? Geçmişten izler taşıyor mu? Yaşadığımız kent bizi anlatıyor mu?” vb. gibi daha birçok soru kent çalışmaları ile ilgilenen araştırmacılar tarafından sorulmaktadır.
Ankara’nın kentsel hafızasını en iyi anlatan bir kitap vardır. “ Cumhuriyet’in Ütopyası :Ankara
Yerleşimi çok eskilere dayanan, Orta Anadolu'nun kalbinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara’yı tarihsel süreçte gelişimi hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlere kaynak niteliğinde bir kitaptır.
Ankara için binlerce kitap yazılmıştır. Belgeseller çekilmiştir. Fakat bu kitabın önemi bir başkadır. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Şenol Cantek’in önderliğinde Ankara’ya gönül vermiş, 40 akademisyen ve yazarın katkılarıyla Ankara’nın Başkent oluşundan önce ve sonra geçirdiği fiziksel ve söylemsel inşa sürelerini, kurumların ve insanların hikayelerini evlerimize kadar getiriyor.
Bu kitabın yayınlanmasında benimde küçük de olsa bir katkım oldu. Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı’nın kurduğu ANKEY -Ankara Yayıncılık Şirketinde görevli olduğum dönemde, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Talu “Ankara Üniversitesi Yayınevi”adı altında bir yayınevi kurulmasını ve kitapların ANKEY tarafından yayınlanmasını istemişti.
İşte bu kitap Ankara’nın ANKEY’in ilk kuruluşunda yayınlanan ilk seridir.
Bu kitabın her bölümü çok değerlidir. Ancak Funda Hoca’nın yazdığı “Matris, Kurşun Kokusu ve Simit…Başkent Gazeteciliğinin membaı : Rüzgarlı Sokak” başlıklı yazı Türk basın tarihine yaşamsal bir katkı sağlayan Rüzgarlı Sokak’ın dünü ve bugünü yansıtmıştır.
“RÜZGARLI SOKAK- Bir Dönemim Basın Tarihi – Mürekkep Kokulu Anılarım” adlı kitabı hazırlarken, Funda Hoca’nın değerli bilgilerinden çok yararlandım.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelmesi ve hemen ardında 20 Ocak 1920’de “Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’ni çıkarmasıyla Ankara Basını, Ulus civarıyla büyümeye başlamıştır.
O dönemde, Kurucu Meclis ve İkinci Meclis buradadır. Bakanlıklar, diğer resmi kurumlar hep Ulus çevresine yayılmıştır. Yabancı konukların ağırlandığı Ankara Palas, çağdaş sanatınkalbinin attığı, tiyatrolar, sergi salonları buradadır. Cumhuriyet’in halkçılık ilkesinin ete kemiğe büründürüldüğü Halkevi, kısacası Cumhuriyet rejiminin altı oku birden Ulus’u işaret etmiştir. Batılılaşma ve yenilik hareketlerinin temeli de Ulus ve civarında atılmıştır.
Ulus ve civarında, yeme içme ve eğlence mekanları da vardır. Karpiç Lokantası, Gençlik Parkı, Opera Binası, Türkocağı gibi şehrin sembolik mekanları Ulus’u renklendirmiştir.
Rüzgarlı Sokak ne kurulmuştur.?
Rüzgarlı Sokak, Kurtuluş Savaşı sırasında tarihi Ulus Meydanı ile bütünleşmiş, Cumhuriyet dönemi basınının kalbinin attı yer olmuştur. Başka bir değişle; Ankara’nın Bab-ı Ali’si olarak adlandırılan Rüzgarlı Sokak, Türk basın tarihinin önemli bir mekanı haline gelmiştir. Ulus Çankırı Caddesi ile başlayıp, 19 Mayıs Stadumu’nun arka kapısına ve İstanbul Caddesi’ne kadar uzanan bir sokaktır.
Rüzgarlı Sokak’ın sembolü Ulus Gazetesi’dir. Ulus yeni rejimi tanıtmak ve benimsetmenin yanında, modernleşme ve batılılaşmanın misyonunu üstlenmiştir. Öncelikle Hakimiyet-i Milliye’nin halefi niteliğindedir ve tek parti yönetiminin yayın organıdır. Atatürk 1934 yılında ismi Ulus olarak değiştirmiştir.
Hakimiyet-i Milliye Gazetesi Kurtuluş Savaşı’nın “dava gazetesi”
Ulus Gazetesi ise Cumhuriyet’in “dava gazetesidir” olmuştur
Ulus ve civarı 1940’lardan, 1960 yıllarına kadar dört güç olan, yasama, yürütme, yargı ve basın, aynı mekanda toplanmıştır.
Türkiye’de çok partili sisteme dönülmesiyle, Rüzgarlı Sokak’ta yeni yeni gazeteler çıkmaya başladı. Tek partili dönemin güçlü gazetesi Ulus’a muhalif Zafer Gazetesi yayınlanmaya başladı. Zaman geçti, bu kez Zafer iktidarın güçlü sesi olurken Ulus muhalefet oldu.
Rüzgarlı Sokak’taki basın rüzgarı, Ankara’da çok sesli, renkli, canlı bir gazeteciliğin bereketini doğurdu.
Ancak Ankara basının kalbi olan Rüzgarlı Sokak’ın yıldızı 1960’lı yıllardan itibaren sönmeye başladı. İstanbul basını Ankara’da matbaalar kurdu. Kızılay civarında bürolar açtı. Gazeteler yavaş yavaş Rüzgarlı Sokak’tan çekildi. Ulus Gazetesi’nin 1972 yılında kapatılmasıyla rüzgarı dinen sokak halini aldı.
Rüzgarlı Sokak’ta artık ne kurşun kokusu ne de mürekkep kokusu var. İnşaat malzemelerinin satış merkezi ve fayans kokuları var.
İstanbul’un tarih olan Bab-ı Ali’si gibi, Rüzgarlı Sokak’ta anılarda yaşayan bir mazi olarak kaldı.