Pazartesi’den devam.
Bilindiği gibi, dünyaya şan veren zaferimizle sonuçlanan Çanakkale savunmamız ve karşı saldırılarımızın birinci günkü çıkarmayı imanlı göğüslerini siper edenlerden 70 bin vatan evladımızın şehit olduğu bu savaş, dünyanın her yerinden gelip Osmanlı askerlerine katılan Müslüman din kardeşlerimizin de imanıyla.
Yani meşru çerçevede cürümleri kadar yer yakarak, Hz. İbrahim(A.S.)’nin atıldığı ateşe ağzında su götüren karınca misali sağlanan desteğinde katkısıyla Müslümanların imanlarından gelen din kardeşliğiyle kazanılmış Müslümanların imanlarının ortak bir zaferdir.
Bu zafer, dünyaya şan veren kahramanlık destanlarının yazılmasının yanında,1. Balkan Savaşında alınan yenilgiyle bozulan moralimizin yerine gelmesini; yani Kurtuluş Savaşı’nın ve bu savaşın bitimini sağlayan 30 Ağustos Zaferi’nin ruhunu hazırlayan İslam ümmetin kardeşlik imanıyla neyin elde edileceğinin ete kemiğe bürünen bir zafer oldu.
Aslında benim niyetim bu konuyu bugün hitama erdirerek, 7 gün önce 90. şanlı yıldönümünü Hakka şükürle birlikte O Yüce rızanın sınırsız desteğini asla unutmayarak göğsümüz kabararak kutladığımız 30 Ağustos Zaferi’ni yüce dinimiz İslam’dan aldığımız imanımızla ve biz edna kullarına bu imanı veren Mevlâ’mızın yardımıyla kazandığımızı ortaya koymaktı.
30 Ağustos Cumartesi günü Malazgirt, 1. ve 2. Kosova Zaferlerinin ve Çanakkale Zaferi’nin tüm mantık hesaplarına zıt olan başarılarını; her iki tarafın insan gücü ile silah gücü imkânlarını sunarak, bu savaşların bu şartlarda kazanılmasının mantıkla izahının mümkün olmadığını, bu nedenle bu zaferlerin imanın zaferi olduğunu yalın bir sonuçla ortaya koymuştum.
SEMAVİ VE PAGAN DİNLERİNİN GÜNLERİ VE KUTLAMALARINA KARŞI OLMAYAN, BU GÜNLERİ KUTLAYAN, İSLAMA GELİNCE KIRMIZI GÖRMÜŞ BOĞA ZİHNİYETLİ DİNSİZLERE HODRİ MEYDAN!!!
Bugün ise, aynı elle tutulur, gözle görülür bilgilerle 30 Ağustos Zaferinin de imanla kazanılıp kazanılmadığını gelin birlikte somut delillerin ışığında mantığımızla karar verelim:
Hristiyanlarla, Yahudilerin yanı sıra Budizm ve Hinduizm ile Şintoizm de dâhil diğer tüm pagan dinlerin değerlerine ağızlarından salyaları akarcasına hayran hayran bakan, onların dini günlerini kutlamayı ilericilik sayan…
Fakat Hakkın iradesiyle Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) aracılığıyla gönderilen son din olan bizim dinimiz İslam ve dinimizin değerlerine ise kırmızı görmüş İspanyol boğası gibi saldıran kesimle; medeni dünyanın ateistlerinin aksine hem inanmayan, hem de inananların değerlerine saldıranlara somut bilgilerle meydan okuyorum!!!
URFA, ANTEP, MARAŞ’LA ADANA’YI İŞGALDEN SİLAHLA DEĞİL, İMANLA KURTARDIK!
Kurtuluş Savaşı’nı silahla ve diğer askerî imkânların verdiği destekle değil, imanımızla kazanmamızın ilk somut sonuçları; açık ve gizli nice nice kahramanlık destanlarının yazıldığı Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adana’nın çağın modern ordularına sahip iki devletinden biri olan Fransızlar ve onların yerli işbirlikçisi Ermenilerden kurtarılmasıdır!!!
Birinci ve İkinci Balkan ile Seferberlik’te (1. Dünya Savaşı / Harb-i Umumi) her evde sayısız yiğidin cephelere gidip orada şehit olmaları.
Hava değişikliğine (tebdil-i hava) gelirken yolda veya memleketlerinde Hakka yürümeleri, sakat kalanlarının üretimden çekilmesiyle tarlaların ekilememesi, meyvelerin bakılmaması, atölyelerin çalıştırılamaması nedeniyle ekonomimize de büyük darbe vurulmuş, üretim, tüketimi karşılayamaz hâle gelmişti.
Yani hem maddi hem manevi yönden tükenmişlik içindeyken, o zamanın İngiltere’den sonraki Düvel-i Muazzama’nın ikincisi olan Fransa’nın; her türlü eğitiminin yanında, akla gelebilecek en modern silah ve teçhizatıyla diğer lojistik desteğine sahip ordusu…
Bu orduya destek olan, onların safında yer alan, yerli olmalarından dolayı bulundukları mahalli çok iyi bilen Ermeni bu işbirlikçilerine karşı, millî ordudan ciddi bir silah ve askerî destek alınmadan bu illerimizin kurtarılmasının imandan başka neyle izah edilebilir?!!!
Yerimiz dolduğundan Hakkın izni ve rızası ile devamını Pazartesi günü yayınlayacağım.
Türkiye’nin millî birlikle dirliğinin kıyamete kadar devam etmesine; herkesin meşru, yasal ve ahlaki çerçevede cürmü kadar yer yakma pahasına takibi dileğiyle...
CAN TAŞKIN’A MEDYA’DAN TAM DESTEK!!!
Nevşehir Ticaret ve Sanayi Odası tarafından tutuklamanın ertesi günü yapılan açıklamayla da il kamu oyunda dillendirilenin doğru olup olmadığını yazısına taşıması üzerine Genel Başkan yardımcımız ve Teşkilat başkanımız Bayram Polat,TİGAD Orta Anadolu temsilcisi Üstün Tuncer ile birlikte bizimde Aksaray il ve Eskil ilçe temsilcisi Hilmi Yol ile birlikte katıldığımız basın açıklamasında TİGAD Genel Başkanı Okan Geçgel’inde belirttiği gibi onlarca Polisin katıldığı bir baskınla görevini yaptığı için Gazeteci Can Taşkın’a evinde göz altına alınıp ters kelepçe vurulması.
Aynı şekilde adliyeye çıkartılması kamuoyu ile birlikte bizlerinde tasvip etmediği bir uygulamadır.
Yapılan yanlışın bir an önce anlaşılarak medeni hukuk içinde gerekenin yapılarak oluşan mağduriyetin ortadan kaldırılması için meşru çerçevede Taşkın’ın meslektaşları olarak yanında olduğumuzun bilinmesi dileğiyle.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Devamı Pazartesi’ye.