Ben merkezli bakış açısıyla hiç kimse, hiçbir şekilde, MİLLÎ BİRLİĞİ muhafaza edemez halkı da mutlu edecek şekilde asla yönetemez. Osmanlının en az son YÜZ YILI Türkiye Cumhuriyetinin 96 yılı tamamıyla ben merkezli bakış açısı ile yönetilmiştir.
1923 Cumhuriyetin ilanın dan, ikinci Dünya harbinin 1945 yılında bitirilmesine kadar geçen 22 yıl tamamıyla olağanüstü hallerden geçtiği için hadi biraz anlayış gösterelim, yer yer yönetimdeki ben merkezli bakışı anlayışla karşılayalım.
1945 ten 2019 yılına kadar geçen 74 yılda ben merkezli yönetim anlayışı ile yönetilen Türkiye, çağ atlama, birlik içerisinde mutlu yaşama ve tam demokrasi de hedeflenen yere gelemedi. Belki geçen 74 yıllık sürenin, ekipler tarafından yönetildiği kısımlarında, epey rahat nefes aldı.
Halkın biraz rahatlama dönemleri, Demokrat Partinin 1950-1954, Adalet partisinin 1965-1969, Anavatan Partisinin 1984-1987, Ak Partinin 2002-2009 yılları arasında olmak üzere toplam 18 senedir.
Bu iktidar partilerinin diğer dönemleri, ehliyete, liyakata özellikle hukukun üstünlüğüne en az uyulduğu yıllarıdır. Geriye kalan 56 yılda, sürekli liderlerin veya etrafının dediğimiz olmalı düşünceleri nedeniyle ülkeyi krize götürmüşlerdir.
Liderler, partiler bir şekilde gitmiş, bunda 100 yıl sonra adlarını bile bilen olmayacak, ama devletimiz ve milletimiz ilelebet yaşayacağına göre, millete hizmet ettiğini iddia edenler, biraz daha dikkat ederek, ülkede havayı bulandırmasalar sanırım daha başarılı olurlar.
56 yıl ekonomi kanunlarına asgari seviyede uyularak, Türkiye yönetilmiştir. Ekonomide kârlı yatırımın beyni olan Devlet Planlama ile kalitenin beyni olan Türk Standartlar Enstitüleri çalıştırılmamıştır. Dolaysıyla isabetsiz ve gereksiz yatırımlar, kalitesiz ve çürük imalatlar alıp başını giderek, dürüst yatırımcıyı cezalandırmış hemde çalma çırpmanın kapısını açmıştır.
Ben merkezli bakış açısı aynı zamanda, devlete bağlılığı ve vatandaş olma sevdasını alıp götürmüş, bölücülüğün temel taşlarını ülkenin bütün illerine, ilçelerine, köy ve kasabalarına döşemeyi başarmış, milli birliği zedelemiştir. Dolaysıyla vatana, millete, bayrağa, devlete bağlılık yerine günü kurtarmaya ve çıkara bağlılık hızla artmıştır.
Liderlerin egoları, devletin kurumsallığını zedelelediğinden, devlet otoritesi kanunların uygulanması zayıflamış, yer yer iktidar partisi mensuplarının keyfine bağlanmıştır. Lider, ben merkezli bakınca partinin bütün yetkililer de aynı teraneye uyduğundan, her şey birbirine karışmıştır.
Daha da beteri, valilerin ve belediye başkanlarının disiplin ve yaptırım gücü siyasilerin her şeye müdahalesinden dolayı ciddi şekilde aksamıştır. Özellikle siyasette oluşan fetret devirleri, bürokrasideki başarıyı da hızla düşürmüştür.
Cumhurbaşkanlığı sistemi tekrar gözden geçirilip, ülke yönetimi ben merkezli bakış açısıyla yönetilmekten çıkarılmadığı takdirde, istenilen şekilde hiçbir şeyin düzelip daha iyiye gitmesi asla mümkün olamaz.
Ankara’dan her şey iyi görülebilir veya iyi olduğu söylenip, yazılıp, çizile bilinir, aşağıdan yukarı, tabandan bakıldığında durum hiçte öyle değil. Ayrıca, halk yorgun, bürokrat karar almada kararsız,
sivil toplum örgütler mesuliyet alacak yetkili arıyor, siyasi sorumluların Ankara’da ağırlığı belli değil böyle bir ortamda, insanların morali ne kadar düzgün olarak çalışıp başarılı olur?
Hayrola, muvaffak ola, muzaffer ola.