Abbas Satır

Tarih: 07.08.2024 11:05

“BABA SEN MECLİS’E GİRDİĞİN GÜN USTA MIYDIN?”

Facebook Twitter Linked-in

“12 Eylül darbesi hem siyasi partileri kapattı, hem de bir çok siyasetçiye yasak getirdi.1980 öncesinde CHP Genel Yönetim Kurlu üyeleri olarak1982 Anayasasına göre 10 yıllık siyaset yasağına uğramıştık. Anayasaya göre yasaklı olanlar ‘siyasi parti kuramayacak, siyasi partilere üye olamayacaklar, siyasi partilerde her hangi bir şekilde bağlantı kuramayacaklar, siyasi partilerde onursal olarak bile görev alamayacak. Partiler tarafından veya bağımsız olarak milletvekili genel  ve ara seçimlerinde, yerel yönetim seçimlerinde aday olamayacaklardı.’

1983 yılı sonları. Milletvekili seçimleri yapılmış, yeni Meclis açılmış, askeri yönetim sonlanmış. 1980 darbesiyle başlayan ara dönemden çıkışın başındayız.

O günlerde benim gibi 10 yıl yasaklı arkadaşlardan bazılarıyla bizim evde yemek yiyoruz.

O sırada televizyon TBMM oturumundan bir görüntü veriyor.

Biz yasaklılar, biraz da Meclis dışında bırakılmış olmanın verdiği burukluk içerisinde eleştirilere başlıyoruz.

“Bunlar acemi. Şu Meclis Başkanı’na bakın, milletvekiline nasıl hitap edileceğini bilmiyor.

Aa milletvekili söze nasıl başlayacağını bilmiyor.”

Eleştirilerimiz bu minval üzerine devam ederken, 10 yaşındaki oğlumuz Bilgehan ara sıra salona girip çıkıyordu.

Bilgehan bana döndü ve

‘Baba sana bir soru sorabilir miyim ?’ dedi

Meğerse konuşmalarımızı dinliyormuş. ‘Baba, bunlara acemi diyorsunuz, peki sen Meclis’e girdiğin gün usta mıydın?’

Oğlum Bilgehan’a şu yanıtı/cevabı verdim;

“Bak oğlum sen kitabın orta yerinden sordun. Bu amcalarla bir bakıma aramızda bir fark yok. Aynı okullarda eğitim gördük. Aynı sokaklarda büyüdük. Ancak aramızda önemli bir fark var. Ben Meclis’e girdiğim zaman, önümde ustalar vardı. Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Turan Feyzioğlu, Turan Güneş, Necdet Uğur ve daha niceleri.

Ben çıraklık devremi onların yanında tamamladım. Oysa şu anda Meclis’te bulunanların hepsi çırak. Ortada usta kalmamış. Birikim sahibi olanların kimi hukuken, kimi fiilen yasaklanarak Meclis dışında bırakılmış. Şimdi kim kimi eğitecek”

Bu yazıyı CHP Genel Sekreter Yardımcısı, eski İmar İskan Bakanı ve TESAV Vakfı Başkanı Erol Tuncer’in “ANILARIM” kitabından aldım.

Erol Tuncer’in yazdığı kitapta, gerçekten de günümüze ışık tutan ve ders almamız gereken bölümler var.

Neden yazdığıma gelince;

Daha önceki yazımda CHP’de Tüzük değişikliği konularına değinmiş “CHP’de Tüzük Değişikliği Ne Getirir, Ne Götürür” demiştim.

 

Tüzükte hangi değişiklikler gündemde?

 

Tüzük değişikliği gündeminde milletvekilleri ve belediye başkanları için üç dönem sınırlaması getirilmesi, ön seçim koşullarının belirlenmesi, kongre ve kurultayların toplanma süresinin iki yıldan üç yıla çıkarılması, 60 olan Parti Meclisi üye sayısının yükseltilmesi gibi öneriler öne çıkıyor.

Tüzükte değiştirilecek en önemli maddelerden bir tanesi de “dönem sınırlaması.” Bu madde kabul edildiği takdirde, mevcut CHP Milletvekillerinin yüzde 80’ni Meclis’e giremeyecek. Genç ve deneyimsiz Milletvekillerinin ne derece başarılı olacağı da tartışılacaktır.

Yeterlilik ilkelerine sahip her kişi milletvekili olabilir. Milletvekili olacak kişiler, düzgün ve anlaşılabilir konuşma, etkili sunum yöntemleri, iletişim, sosyal proje yönetimi ve diğer bir çok konularda kendisini iyi yetiştirmelidir.

Yeni seçilecek Milletvekilleri için CHP Parti Okulu’na da büyük görev düşüyor.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —