Atalarımızın “Dinime dehleyende Müselman olsa” sözüyle çok iyi bir şekilde açıkladığı dinimizi bilmeyen cahillerin bu aslı ve astarı yani dayanakları olmayan dinimizin ilime karşı olduğunun aksine binlerce kanıtla ispatlandığı gibi Yüce dinimiz İslam’ın kitabı Kur’an-ı kerim ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(S.A.A.V.)beşikten mezara kadar tüm dini ve beşeri ilimleri emreder.
Bu İlahi emrin gereği dini ilimlerin yanında tarihteki bir çok icadı yapan İslam mucitleri olan âlimlerde sayısız icatlarıyla İslam’ın ilme karşı olmadığı aksine emrettiği ve teşvik ettiğinin kanıtlarıdır.
Bundan dolayı dinimizde âlime çok önem verilir.!!!
Bu önemin en iyi örneği ve misali ise Peygamber efendimiz Hazreti Muhammed(S.A.V.) in” Alimin ölümü alemin ölümüdür” hadisi şerifidir.!!!
Bu günkü yazımızın konusu olan batıni(gizli) yönü ancak Hakka ayan olmasına rağmen zahiri(görüneni) yönüne defalarca şahitlik yaptığım zatta ilim talebesi ve dini ilimlerin yaygınlaştırılması için ömrünü vakfetmenin yanında anlatma üslubu sertte olsa asla ve asla doğru öğrendiği bildiklerinden taviz vermeye, yani ilmiyle amel ettiğine şahit olunan Allah(c.c)ın ve Habibi efendimiz Hz. Muhammed(S.A.V.)in dostu bir Alimdi.!
Çocuk yaşlarında Aksaray merkez ilçeye bağlı olan Salmanlı köyünden olan annesini kaybeden bir öksüz olan Büyük Pörnekler köyünde doğan aynı köyden arkadaşı ve akranı, hayatları boyunca arkadaşlıkları devam eden dayımız oğlu Sıtkı Odabaş hoca ile birlikte Aksaray’daki eğitimlerinin ardından Şark medreselerindeki uzun öğrencilik hayatından sonra Şam medreselerinde de eğitim alan.
Doğrusunu Mevla’mız bilir amma birçok resmi görevli din adamını bilgi yönüyle cebinden çıkartacak bir din ve beşeri bilgi birikiminin sahibi üst paragrafta da belirttiğim gözünü budaktan sözünü dudaktan esirgemeyen kelimenin tam anlamıyla bir serdengeçtiydi!
OKUDUĞU YERDE TEK GAZETE ALAN VE SÜREKLİ OKUYAN ÖĞRENCİ(TALEBE)
Ömrü dini ve beşeri ilimleri anlatan kitapları okumakla geçiren merhum çocukluğundan itibaren imkanlar oranındaki bu ilmi yayınları takibin yanında ülkemiz ve dünyada olup bitenleri de takip etmek için arkadaşları arasında tek olarak dönemin günlük gazetelerinin birini okuyan ve ilgilileriyle yazışandı.
ÖĞRENCİLİĞİNDE HAKSIZLIKLARA BOYUN EĞMEYEN SIKINTILARI GİDERENDİ!!!
Bu talebeliği(öğrenciliği) esnasında bir taraftan Hakka uymayan bir kısım bölge esnafı ile ileri gelenlerinin yanlışlarını söylemekten çekinmeyen olmasının yanında bulunduğu yerdeki kamu görevlileri tarafından yapılan yanlışları da okuduğu gazete aracılığıyla gündeme getirip bunların giderilmesini de sağlayan olmuştu.
KENDİ İMKÂNLARI VE GÜVENENLERİN DESTEĞİYLE YÜZLERCE ÖĞRENCİ OKUTTU!!!
Bir taraftan eğitim müesseselerinin ve burada eğitim alanların barınmaları için gereken yurtların yapımı ile uğraşan bunun için bizzat şahit olduğum Avrupa’daki yardım toplama esnasında hatırını kırmayacaklardan olabildiğince yüksek meblağlarda yardımlarla dönemin hatırı sayılır bir yurt binasının yapılmasını sağladı.
Kendi imkanlarının yanında samimiyetiyle yaptığı çalışmayı bilenlerinde destekleriyle her kademede yüzlerce talebenin(öğrencinin) eğitimini tamamlamasını sağladı.
Kendisinin ve kendisi gibi düşünen hemşerilerinin çabasıyla köyüne bölgenin kelimenin tam anlamayla külliye görevi görecek ve daha sonra bir çok köye ve yerlere yapılanlara da örnek olan Camii ve müştemilatını kazandırdı.
İLMİNDEKİ YÜKSEK SEVİYEYE RAĞMEN KİTABA BAKMADAN BİLMEDİĞİNİ BİLENLERE SORULMASINI İSTEYEN GÖNLÜ ALÇAK BİR HAK DOSTUYDU!!!
Merhumdan bizzat duymuştum.
Türkiye Cumhuriyetinin 5. Diyanet İşler Başkanı olan ve halen inanlar arasında en güvenilir İslam İlmihali olarak kabul edilen kitap başta olmak üzere birçok eserin müellifi Ömer Nasuhi Bilmen Hoca’yı İstanbul’daki evinde ziyarete gider.
Ziyaretinde merhuma ilettiği sorusuna hoca efendinin vakıf olduğunu bilmesine rağmen yaşının ilerlemesi nedeniyle yanlış söyleyebileceği için sorusunu Din İşleri Kuruluna yazılı olarak sormasını belirtmesine önce anlam veremese de düşündükçe Yunus Emre hazretlerinin pişmanlığıyla bu büyük alimi taktir eder ve bu konuda yolundan gider.
Her zaman her şartta önemli konularda sorulanları kitaba bakmadan kaynaklarını bulmadan ve bunları teferruatıyla belirtmeden sorulana kafadan atarak cevap vermezdi.
HER ZAMAN DİNİN EMİRLERİNİN ANLATILMASINDAN RAHATSIZ OLANLARIN SALDIRILARINA UĞRADI!!!
Her zaman ve her şartta daima gerçekleri anlatmasından dolayı gerçekleri anlatanlara din düşmanların yaftası olan “Mecnun” veya ”İngiliz Ajanı” gibi yaftalardan “Mecnun” kendisi için daima söylenerek aleyhinde ki algılar daima zinde tutulmaya çalışıldı.
Bunlara rağmen merhum bunların ve 28 Şubat döneminde zirveye çıkan kamu baskısına da evvel Allah(C.C.)’a olan imanı ve Hakkın izni ile sahip olduğu ilminde verdiği öz güvenle eyvallah etmeden söylediklerinin kendisinin değil Hakkın emri olduklarını belirtti.
İSLAMIN ÖZETİ VEDA HUTBESİNİN IRKÇILIK VE SOYSUZLUK EMRİNİDE TAVİZSSİZ UYGULAYANDI!!!
Her zaman ve her şartta en yakınlarından en uzaktakilerin yanlışlarına göz yummamasının yanında kamu yetkililerin yanlışlarını da en gür şekilde dile getirerek her vesile ile dinimizin özeti olduğunu belirtiğim Yüce Peygamberimizin Veda hutbesinin tamamını ve özellikle ırkçılığı ve soysuzluğu yasaklayan emirlerini de hayatı boyunca tavizsiz uyguladı.
“1 GÜNAHI OLAN 2 GÜNAHI OLANDAN,2 GÜNAHI OLAN 3 GÜNAHI OLANDAN İYİDİR”
Yazının girişinden itibaren bahsettiğim alim 8 Haziran Cumartesi günü Hakka yürüyen,9 Haziran Pazar günü öğle Namazına müteakiben Bayram Kılıç Hoca tarafından Somuncu Baba Külliyesi Camisinde kılınan Cenaze Namazının ardından Ervah kabristanlığındaki eski Hacılar Hanı çaprazına defnedilen Büyük Pörnek köyünden Mehmet Çiçek hoca efendidir.
Her zaman ve her şartta takvanın önemini”4 günahı olandan 3 günahı,3 günahı olan 2 günahı ve 1 günahı olan 2 günahı 1 günahı olanı üstündür) diyen Mehmet Çiçek hocanın eşi ve çocukları ile tüm akrabaları ,yetiştirdiği talebeleri(öğrenciler) ve tüm sevenlerine Yüce Mabudumuzdan sabrı celiller dilerim.
Hepimizin başı sağ olsun.
Merhumun Ruhu şad mekanı Cennet olsun.
Pazar günkü Kurban bayramımız mübarek olsun.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
