MHP Aksaray İl Başkanı Av. Ayhan EREL yaptığı basın açıklamasında, okul müdürleri kıyımının çalışma huzur ve barışını bozduğunu, eğitim ve öğretimi olumsuz yönde etkileyeceğini beyan ederek şöyle devam etti. MEB?de müdür kıyımı yaşanmıştır. Hem de öyle bir kıyım ki siyasi görüşü ve ideolojisi iktidara ters düşen, sendikal tercihini yandaş sendikadan yana kullanmayan, bilgisi, becerisi, başarısı, tecrübesiyle o koltukları hak eden okul müdürleri birer birer tasfiye edilmiştir. Bu durum müdür kıyımı olarak MEB tarihine geçecektir. Değerlendirmelerde İl, ilçe milli eğitim müdürleri ve komisyon üyesi şube müdürlerinin önüne listeler konulduğu, bu listeleri siyasi iradenin ve malum sendikanın ortaklaşa hazırladığı dillendirilmektedir. Zira bu listelerde görev süresi uzatılacak müdürlerin isimleri tek tek yer alıyor olmalı ki görev süresi uzatılan okul müdürlerine baktığımızda büyük kısmının yandaş sendika üyesi olduğunu görmekteyiz. Bu da göstermektedir ki bu puanlar bir yerlerden alınan emir ve talimatlar doğrultusunda verilmiştir. Puanlamalarda okul müdürlerinin ne mesai arkadaşları ile ilişkileri, ne okula yaptığı katkılar, ne aldığı ödüller ve üstün başarı belgeleri, ne akademik kariyeri, ne de uluslararası düzeyde yayınlanan makaleleri ve benzer başarılarının hiçbirisi dikkate alınmamıştır. Okul müdürlerinden birinin hem Valilik hem de Bakanlık makamından bir sene önce takdir ve teşekkür belgesi almış olması buna rağmen düşük puan alması düşündürücüdür. Madem bu müdürümüz başarısız idi neden takdir ve teşekkür belgesi verdiniz? Bu müdürün başarısız sayılmasının tek nedeni malum sendikaya üye olmamasıdır. Bunun gibi onlarca müdürümüz vardır. Kız Meslek Lisesi Müdürü, okulunu YGS ?de Türkiye üçüncüsü yapmanın bedelini başarısız sayılarak ödemiştir. Öğretmenler, okul aile birliği başkan ve başkan yardımcısı, öğrencilerden tam puan alan okul müdürleri, sıra MEB yetkililerinin değerlendirmesine gelince adeta dökülmüştür. Tabi bunun tersi de yaşanmıştır. Başarısız bulunan ve mesai arkadaşları tarafından çok düşük puan verilen yandaş sendikaya mensup okul müdürleri, MEB yetkililerinin değerlendirmesinden tam puan almıştır. Zaten akıl çerçevesinde düşünen herkes, görevinde vekaleten bulunan değerlendirme yapanların ve sadece 2-3 aydır görevde olan İl Milli Eğitim Müdürünün okul müdürleri hakkında kanaat sahibi olamayacağını, okul müdürlerini bir kere bile görmediklerini, okul müdürlerinin bilgisini, tecrübesini, başarısını ölçebilecek nitelikte olmadıklarını bilir. Hatta bu kişilerin büyük çoğunluğu okul müdürlerinin adını, hangi okulda görev yaptığını dahi bilmez. Bu yapılanlar darbe dönemlerini hatırlatmaktadır. Ancak darbe dönemlerinde yandaş sendika mensuplarının dillerine pelesenk ettikleri 28 Şubat?ta dahi böylesine bir kıyım yaşanmamıştır. Siyasi iradeden beslenen sözde sivil toplum örgütleri bu süreci o kadar pervasızca kullanarak tehdit savurmaktan da geri kalmamıştır. ?Bana üye ol seni müdür yapacağım?, ?Bana üye olmazsan görev sürenin uzatılmasına engel olurum? şeklinde gayri ahlaki yollara başvuran bu yapı, adeta hileyle, şantajla üye kaydetmiştir. Siyasi iktidarın desteğiyle büyüyüp, iktidara göbekten bağlı olan, toplu sözleşme masasında haklarını savunması gereken memuru satan, iktidara dalkavukluk söz konusu olduğunda kurt postuna bürünüp çalışanların haklarını savunması gerektiğinde ise kuzu haline gelen, dini değerleri diline pelesenk yapan ancak din ile, iman ile uzaktan yakından olmayan uygulamalara imza atan bu yapı, ahlaksızlığı şiar edindiğini bir kez daha göstermiştir. Görüldüğü üzere bu yasa ve yönetmelik baştan aşağı sakattır ve tamamen kadrolaşma üzerine inşa edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer yetkililer ?hiç kimsenin hakkı yenmeyecek?, ?hak edenler müdür olacak?, ?kriterler getiriyoruz? şeklinde açıklamalar yaparak başta eğitimciler olmak üzere Anayasa Mahkemesini ve tüm kamuoyunu kandırmıştır. Bugün yine aynı şeyi söylüyoruz: Bizler emek hırsızlarının, hak yiyicilerin, ?benim adamım? diyerek kadrolaşmaya yol açanların, bilgi ve alın teri düşmanlarının, Hz. Ömer?in adaletini elinin tersiyle itenlerin her zaman karşısındayız. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır düsturuyla hareket ediyoruz. Bir okul müdürümüzün bile canı yansa buna göz yummamızı kimse beklemesin. Hiçbir şey için geç değildir. Çok değerli velilerimizin, sevgili öğrencilerimizin, başarılı okul müdürlerine sahip çıkarak demokratik haklarını kullanacağına da inanıyoruz. Anayasa Mahkemesi de davanın esastan görüşülmesini ivedilikle sonuçlandırmalı ve bu talana son vermelidir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.