Gençlerle Teknolojik Sekülerizm ve Değer Algısı Konuşuldu

Gençlerle Teknolojik Sekülerizm ve Değer Algısı Konuşuldu

Elazığ Fırat Üniversite’si tarafından davet edilen ASÜ Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman Yılmaz üniversite gençliği ile buluşarak Bahattin Ögel Konferans Salonunda “Teknolojik Sekülerizm ve Değer Algısı” konulu konferans verdi. Organizasyonu Fen Fakültesi Dekanlığınca yapılan konferansta Profesör Yılmaz, sırasıyla şu konulara değindi; “Baş döndürücü şekilde gelişen günümüz teknolojisinde insan nesne mi, özne mi olduğunu konumlandırmak, gelişmelere insanlığını feda etmemek zorundadır. Teknoloji vazgeçilmezimiz olduğu kadar kültürel dağarcığımızı zenginleştirmek için okuma kültürümüzü yaygınlaştırmak da vazgeçilmezimiz olmalı. İnsan eğitim süreciyle doğuştan getirdiği donanımı çevresiyle anlamlı bir değere dönüştürme becerisi sağlayabilir. Eğitimli insan bireysel ve toplumsal faydayı yakalama şansını yakalayabilir. Eğitim bireye hem akademik başarı, beceri kazandırmalı hem de ahlaki ve insani başarı sağlamalıdır. Evrensel anlamda insan olma başarısı. Eğitim felsefesinin hem yerel ölçekte, hem de uluslararası ölçekte genel amaçları; dört iyilik diye nitelenen iyi insan, iyi vatandaş, iyi üretici ve iyi tüketici yetiştirme şeklinde sıralanır. Bunların nihai sonucu entelektüel birikimi sağlamadır. Entelektüellik, bireyin mesleki bilginin, birikiminin yanısıra edebi, kültürel, sanatsal, felsefi, belagat ve estetik boyutlarının kazanmasıdır. Bu bir mükemmeliyet yolculuğudur. Bilgini hamalı olmaya gerek yok! Bilgi sorun çözebiliyorsa, bilgeliğe dönüşmüş olur. Ömer Seyfettin’e göre Anadolu insanını diplomalı olmamasına rağmen arif ve bilge yapan sır budur. Okullar, formel bilgiyle kurumlara profesyonel yetiştiren birimlerdir. Okulların kazanımları istenilen nitelikte olmazsa, sistem kendini nerede hata yapıldığı şeklinde sorgulamak zorundadır. Bireyin sadece öğretim süreci tek başına anlam ifade etmez. Eğitim süreciyle taçlandırılmalıdır. İyi bir doktor, mühendis, öğretmen, hukukçu vesaire olmak yetmez, aynı zamanda bunlara ahlaki sıfatlar da eklenmelidir. Akademik başarı tek başına yetmez! Sosyal farkındalık da olmalıdır. Toplumsal fikirler, hisler olmazsa, Sait Halim Paşaya göre; sosyoloji ilmiyle, zooloji ilmi arasında fark kalmaz. Tek başına eğitim başarısı her şeyi çözmüyor. Eğitim sağladığı bilim, teknoloji, sanat vesaire hayatı konforlu kılabilir, ama huzuru sağlayamaz. Para bize refah içinde yaşamayı sağlar ama huzurlu yaşamayı sağlayamaz. İnsanca yaşamak için para olmalı ama vicdanda değil, cüzdanda olmalıdır. Bugün gelişen teknolojiyi temsil eden sanayi devrimleri ile birlikte kuşaklar arası bariz farklılıklar gözlenmiştir. Endüstri devrimlerinin değişimi x, y, z ve yaklaşan alfa kuşağının da bir göstergesi olmuştur. Bu nedenle iyi bir eğitimci bu kuşakların mensuplarını zamanın şartlarına göre düşünmek zorundadır. Bugün Endüstri 4.0 dijital dünya gerçekliğini yaşatırken bu dönemin z kuşağına soğuk savaş dönemlerinin kurallarını uygulamak abesle iştigal olur. Çocuklarımıza depar atı olmayı değil, değer atfetmeyi sağlamalıyız. Unutmayalım ki, adam yerine koyamadığımız çocuktan adamlık bekleyemeyiz. Onların 5N 1K gerçekliğince hayatı sorgulamasına, eski köye yeni icatlar çıkarmasına fırsat verelim ki, yüzyılın icatlarını kaçırmamış olalım. MEB’in tasarım beceri atölyeleri de soru çözen çocuktan ziyade sorun çözen çocuk becerisini oluşturmayı hedefliyor. Avrupa ülkelerine göre genç ve dinamik nüfusta ilk sıradayız. Bu gençlikle, modern dönemin yapay zekâ, yazılım, kodlama, robotik eğitimlerine yeni ufuklar oluştururken, bizi biz yapan insani ve kültürel değerlerimizi ıskalamamalıyız. Önceki bağımlılıklara yeni dönemde alışveriş ve teknoloji bağımlılığı da eklenmiş durumdadır. Bu süreç, teknolojik anlamda sekülerleşme eğilimidir. Yaşadığımız coğrafya bir İslam coğrafyasıdır. Doğu-Batı sentezinde bu coğrafyada Müslüman kimliğine uygun yaşamanın yolları aranmalıdır. Diğer türlü bu coğrafyada gözyaşı dinmeyecek.

Viranelik bu coğrafyanın kaderi olmamalıdır. İnsanı değerli kılmak sadece günümüzün konusu değildir. 10 yüzyıl öncesinde Türk İslam Bilginlerinden El Farabi kusursuz kişiyi, Yusuf Has Hacib ferasetli kişiyi, Kaşgarlı Mahmut cesur kişiyi, Hoca Ahmet Yesevi ise kâmil kişiyi sıfatlarıyla tanımlamıştır. Unutulmamalıdır ki, medeniyetler 1) Aileyi koruyarak, 2) Eğitimini ve öğretmenini önemseyerek, 3) Toplumdaki mümtaz şahsiyetlerinin saygınlığını koruyarak ayakta kalabilmiştir. Bunlar muhkem bir kalenin burçları gibidir. Biri eksik olsa, diğerleri de bundan etkilenir.”

Profesör Yılmaz konuşmasının sonunda değer örnekleri vererek konferansını tamamladı. Konferans sonunda Fırat Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rifat Çolak tarafından Prof. Dr. Süleyman Yılmaz’a günün anısına plaket takdim edildi. Profesör Yılmaz salonda en çok kitap okuyan öğrenciye Şahsiyet ve Değerler Eğitimi kitabını imzalayarak takdim etti.



Aksaray Nöbetçi Eczaneleri

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor