Sivil toplumumuzun çok kıymetli temsilcileri, yüreği özgürlük, demokrasi, barış, adalet için atan Mustafa Kemal’in açtığı aydınlık yolda yorulmadan yürüyen kıymetli dostlarım hepiniz hoş geldiniz hepinizi saygı ile selamlıyorum.
Büyük Zaferimizin 99. Yılını kutladığımız bugünde ülkemizde tahlilsiz,üzücü birçok felaket ile karşı karşıyayız bir yandan ülkemizin Egesi ve Akdenizi yanarken bir yandan da Karadeniz de sel baskınlarından onlarca vatandaşımızı yitirdik bu felaketlerde kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımıza rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlarım bugün Büyük Zafer 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın yıldönümü bu bayramın önemi anlamını anlayabilmek için 30 Ağustos öncesi ülkeyi çok iyi anlamak ve tanımak lazım. Bir ülke düşünün 100 yıldır toprak kaybetmeye başlamış ülke içerisinde küçük küçük beylikler bağımsızlığını ilan edip devlet kurmaya başlamış ekonomisi duyunu umumiye teslim edilmiş yabancı güçlerin komiserleri boş hazinenin başına tepesine otutturulmuş ve o ülkenin başkentinde yabancı düşman askerlerinin postal sesleri çıkmış. Bu ve bunun üstüne üstük 1. Dünya savaşı kaybedilmiş ve ülkeyi yönetenler sevr antlaşmasının altına imza atmış. Mustafa Kemal’in kırık dökük bir vapurla Samsun’a çıkmadan önceki memleketin ahvali işte bu durumdadır değerli dostlar herkes kaderine razı olmuş ama bir kişi buna hayır olmaz diye itiraz ediyor genç bir subay postallarını ayağına getirip genç yaşta kaybettiği babasının emaneti olan anacığının elini öpüp helallik istiyor ve Samsun’a doğru yola çıkıyor. Mustafa Kemal samsuna giderken kölek maya çalar gibi ya tutarsa diye düşüncesi ile gitmedi değerli arkadaşlar Mustafa Kemal samsuna adım atarken hatta daha önceside de kafasında tek bir düşünce vardı kazanmak kazanmak ve kazanmak bu genç subay tüm dünyanın ezberini bozdu bir anda dünya sahnesine bir subay çıkıyor ‘Geldikleri Gibi Gidecekler’ diyor ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ diyor ‘ağımsızlık benim karakterimdir’ diyor ‘Ben size taarruz etmeyi değil ölmeyi emrediyorum’ diyor değerli arkadaşlar bir subay Mustafa Kemal daha o günlerde zafere bağımsızlığa adalete ve yeni bir ülke kuracağına o kadar inanmıştı ki bu amaçla yola çıkmıştı peki neye güveniyor Mustafa Kemal Anadolu insanının yüreğindeki bağımsızlık ateşine Anadolu insanının savaşçı mücadeleci olduğuna güvenerek bu yola çıkıyor Mustafa Kemal ve en önemlisi ekmeksiz, susuz aç yaşarım ama hür olmadan asla diyen bir Anadolu insanının mayasına güveniyor Mustafa Kemal çünkü Anadolu çocuğu ve Anadolu insanı genlerine kadar çok iyi tanıyor. Değerli arkadaşlarım 30 Ağustos’u ve Kurtuluş Savaşının bir özelliği daha var insanlık tarihinden bu güne dünya da yüzlerce savaş olmuştur filanca devlet filanca devlet ile savaşmıştır biri kazanmıştır biri kaybetmiştir. 30 Ağustos böyle bir savaş değil birden çok onlarca devlete karşı bir halk savaşıdır diyor halk dünya da o nedenle bu savaşın hiç benzeri yok o nedenle dünya da hala örnek gösterilen bir mücadele bu birlik mücadele dönemi yani bir halk devletin ülkeyi yönetenlerinin teslim olduğu bir yerde emperyalizme karşı savaş açıyor ve o emperyalizmin ahtapot kollarını paramparça edip her bir parçasını bi yere atıyor değerli arkadaşlarım o ahtapotun bir kolu Washington’a bir kolu Paris’e bir kolu Londra’ya bir kolu Atina’ ya savruluyor. Bir lider ve bir halk dünya da mazlumlara umut oluyor bir ışık oluyor bir yol açıyor ve açılan o yolda bugün hepimiz başımız dik bir şekilde yürümeye devam ediyoruz .
9367,77%3,72
34,49% 0,09
36,24% -0,28
2961,76% 0,91
4956,37% 0,55
Aksaray
22.11.2024