Tarih: 26.12.2016 23:33

ASÜ´deTeknolojik Sekülerleşme ve Değerlerimiz Söyleşisi Yapıldı.

Facebook Twitter Linked-in

Aksaray Üniversitesi (ASÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Yılmaz, eğitim konusunda hem akademik, hem de ahlaki manada başarının yakalanması gerektiğini söyledi.

51´inci Felsefe Toplantısında ?Teknolojik Sekülerleşme ve Değerlerimiz? konulu bir sunum yapan Prof. Yılmaz, sürdürülebilir bir kalkınmanın sağlayabilmesi için ekonomi, eğitim, çevre, sağlık ve kültür konularına eğilmek gerektiğini belirtti. Milli Eğitim Bakanlığı´nın çeşitli aralıklarla şuralar düzenlediğini ve bu şuralarda bir takım kararlar alındığını kaydeden Yılmaz; Maalesef, şahsiyet ve değerler eğitimi ile alakalı somut bir karar alınıp, yaygınlaştırılamadı. Dileğimiz odur ki, şahsiyet ve değerler eğitimi bir an önce okulların müfredatta alır. ?Akademik başarı mı, insani ve ahlaki başarı mı?? sorusu, biraz takas mantığını içeriyor. İyi olan şeylerde tercihli sorular sorulması doğru değil? dedi. Kısa zaman önce eğitim başarılarıyla alakalı TIMSS ve PISA sıralamalarının yayınlandığını anımsatan ve sonuçları değerlendiren Yılmaz, ?TIMSS, ilkokul ve ortaokul son sınıflara, matematik ve fen bilgisi alanlarında uygulanan bir değerlendirme. Ülkemiz bu listede 30´uncu sıralarda görülüyor. Başarı sıralamasında ilk üç ise Singapur, Kore ve Japonya. Bir de yakın zamanda yayınlanan PISA sonuçları var. Burada, 15 yaş grubundaki kız ve erkek öğrenciler okuma, matematik ve fen bilgisi becerileri değerlendiriliyor, OECD ülkelerinin başarı grafiği ortaya çıkartılıyor. Ülkemiz 70 ülkenin yer aldığı bu listede 50-52´inci basamakta yer alıyor. Daha önceki listede 65 kadar ülke arasında 40´lı sıralardaydık. Akademik manada bir gerileme söz konusu? dedi. Eğitimde ?pardon? olamayacağını vurgulayan Prof. Yılmaz, akademik başarının yanı sıra, sosyal ve diğer başarıları sağlamak için önce çocukları keşfetmek gerektiğinden söz etti ve şunları dile getirdi: ?Çocuklar giderek doğal olmayan mekanik ve sanal ortamlarda eğleniyor ve yaratıcılıkları köreliyor. Tahtadan araba, çamurdan ev, bez bebek, kumdan kale? Çocuklar doğal ortamlarında oynadıklarında bunları yapıyorlar ve kendileri bir şeyler üretebiliyor. Dışarıdan bakan birisi de onun meylini çözebiliyor. Ama mekanik ortamlarda çocuk, eline tablet bilgisayarını alıyor ve kendi sessizliğine gömülüyor. Başarı konusunda annelere önemli görevler düşüyor, çünkü çocuğun ilk ve en esaslı öğretmeni annedir. Çocuklar okula başladıklarında ise ebeveynlerinin yanı sıra eğitmenlerin ve sosyal çevre ile yoğrulmaya başlıyor. Çocukları seyirci olarak değil, oyuncu olarak yetiştirmemiz lazım. Çocuklar hayatı sorgulamalı ve tanımalı.Değerlerimizi yaşatma ve yaygınlaştırmada üniversitelere büyük yükümlülük düşmektedir. Üniversiteler Aristo´nun ifadesiyle, hiçbir siyasi ve ticari kaygı gözetmeksizin, bilim, sanat ve felsefe üreten merkezlerdir. UNESCO ve BM´lerin de programına aldığı ortak değerleri paylaşma ve yaygınlaştırma projelerine bizler de ayak uydurmalıyız. Aksi halde teknolojinin esiri olan Z kuşağını, yitik bir nesil olarak karşımızda bulabiliriz. Toplumsal olarak pek çok güzelliklerimiz, hasletlerimiz ve değerlerimiz var. Bunları şahsiyetli nesiller yetiştirmek için yeni kuşaklara güncellemek durumundayız... Hiçbir kaygı, korku ve beklentilerimiz bizim şahsiyetimizin, doğruluğumuzun, dürüstlüğümüzün, hak gözetme ve adalet duygumuzun önüne geçmemeli. Rol model olarak biz eğitimciler öncelikle istendik davranış kalıplarını geliştirelim, değerlerimizi yaşayalım ki, tutarlılık anlayışında yeni kuşaklara yaşatma şansımız olsun...?

Toplantının son bölümünde Prof. Dr. Süleyman Yılmaz, akademisyenler ve öğrencilerden gelen soruları yanıtladı.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —