Aksaray´da 28 Şubat sürecinde başörtülü oldukları için üniversiteye alınmayan Melike Nur ve Zeynep kardeşler, yarım kalan hayallerini tamamlamaya çalışırken, yaşadıkları kabus dolu günleri unutamıyor.
Melike Nur Biçkin (40), hayalini kurduğu öğretmenlik görevine başlamak için Celal Bayar Üniversitesi Demirci Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü kazandığını ancak Üniversite 3. sınıftayken başörtüsünden dolayı çok büyük baskılara maruz kaldığını söyledi.
-?Pişmanlık duymuyorum ama yaşananlar çok üzücüydü?
O dönemde yaşadıklarını anlatan Biçkin; "O dönemde sırf başımız kapalı diye derslere girmemizi istemediler. Arkadaşlarımla mücadele etmek istedik ama çok az kişiydik ve en sonunda da okulu bırakmak zorunda kaldım. Ama birçok kişi de o zamanlar başörtüye "füruat" diyen kişiyi dinleyerek açıldılar. Hatta bize siz hizmet edemeyeceksiniz, biz gerçekleştireceğiz dediler. Onlar devam ettiler ama biz Allah´ın hükmüne bırakarak başımızı açmayı uygun bulmadık. Pişmanlık duymuyorum ama yaşananlar çok üzücüydü." diye konuştu.
28 Şubat sürecini kendisi gibi üniversite olan kız kardeşi ile aynı sıkıntıları yaşadıklarını anlatan Biçkin: "Kardeşimle bu durumu aynı dönemde beraber yaşadık. Birbirimize destek olduk, düşüncemizin aynı olması çok güzeldi. İkimiz de bunu Allah yolunda yaptığımızı düşünerek okulu bırakma kararı aldık. En büyük desteği ailemizden gördük. Hiçbir pişmanlık duymuyoruz bu konuda ama keşke yaşanmasaydı. Şu an zor da olsa okulu bitirdim ama KPSS engeline takıldım. Benle beraber mezun olanlar şu an 18 yıldır öğretmenlik yapıyorlar.? dedi.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyatı bölümünü kazandığında henüz 17 yaşında olduğunu ifade eden Zeynep Mızrak ise karşılaştığı zorlu günleri unutamadığını belirtti. Üniversitedeki öğretmenlerin kendilerini kapalı gördüğü an şikâyette bulunduğunu ifade eden Mızrak: "O zamanlar biz başörtülü görünce koşa koşa şikayete giden hocaları gördük. Daha 17 yaşındaydık, küçük çocuklara hakaret eden büyük insanlar vardı. Başörtümüzü çıkarmamızı istediler. Mücadele ettik. Bu mücadelede sadece 7 kişi kaldık. Hakkımızı kendimizce aramaya çalıştık. En sonda da okulu bırakmak zorunda kaldım.´dedi.
Mızrak, öğretmenliğin kendisi için çok özel olduğunu, kendilerine bu zulmü yaşatanları hiçbir zaman af etmeyeceklerini dile getirerek, "En son çıkarılan afla beraber de tekrar okula döndüm. 2 çocuğumla beraber bir şekilde okuyarak üniversiteyi bitirdim. İnşallah bundan sonraki süreçte de haklarımız verilecek. Gelecek için ümit taşıyorum." dedi.
- "Hakkımızı onlara helal etmiyoruz"
Baba Sefa Çayır, kızlarının mağdur edildiği dönemde kendisinin Milli Eğitim Bakanlığı´nda müfettiş olarak görev yaptığını, birçok mağduriyete şahitlik ettiğini aktardı.
Bir denetimde 30 bayan öğretmenin başörtüsünden dolayı meslekten ihraçları için yazı hazırlandığını anımsatan Çayır, yapılan zulümlerin hiçbir zaman aklından çıkmadığını vurguladı.
28 Şubat sürecinde milletin öz değerleriyle oyun oynandığını işaret eden Çayır: ?28 Şubat sürecinde bu milletin değerlerine bu kadar savaş açmak, bu kadar uğraşmak acaba kime ne kazandırdı. Sadece mağdurlar ordusu meydana geldi. İki tane kızım mağdur edildi. Yeniden okumak mecburiyetinde kaldılar. Okuyup okullarını bitirdiler ama bu sefer de sınav sistemine takıldılar ve atamaları yapılmadı. Bunların emeklilikleri olmadı, maaş alamadılar, sosyal haklardan istifade edemediler. Bu mağduriyetin devletçe yerine getirilmesi gerekiyor. Bizim devletimiz kerim, cömert, af edici bir devlettir. Başkalarının yaptığı suçu af etti. Fakat 28 Şubat´ı yapanların cezasını en ağır şekilde ödemelerini talep ediyorum. Şu an darbeyi yapanlar devletin, hukukun pençesine düştüler. İnşallah bu insanların mağduriyetlerinin cezasını, hem bu dünyada hem de ahirette çekeceklerdir. Biz hakkımızı onlara helal etmiyoruz."